Demek burada sıkıştım kaldım, aynı tek gözlü manyaklar gibi. | Open Subtitles | اذن انا عالقة هنا مثل بقية المجانين اصحاب العين الواحدة |
- Ben şampuan cehenneminde sıkıştım kaldım | Open Subtitles | على الأقل لديك كرسي أنا عالقة في غسل الشعر بالشامبو |
Hiçbir şey anlatmıyorsun. Kıçın tavşan deliğine mi sıkıştı? | Open Subtitles | انت لن تقول لى , لا شئ مؤخرتك كانت عالقة فى جحر الفأر؟ |
Kim olduğum, kim olmak istediğim ya da diğer insanların benden ne beklediği gibi düşüncelere takılıp kalmış değilim. | TED | لست عالقة في فكرة من كنت في الماضي، أو من سأكون مستقبلًا، أو ما يتوقع الناس مني أن أصبحه. |
Önde kan ya da Sıkışmış kıyafet parçası var mı? | Open Subtitles | أمن دماء أو قطع ملابس على عالقة على واجهة السيّارة؟ |
Sebebi ne olursa olsun, bu olay yıllarca aklında kaldı ve hem kariyerini şekillendirdi hem de annenin olduğu şehre yönlendirerek bu çocuğu kurtarmamızı sağladı. | Open Subtitles | لذا لأي سبب كان فتلك القضية عالقة في دماغك لكل تلك السنوات و لم تقدك الى اختيار هذه المهنة فقط |
Lütfen, fırtınada sıkıştım. Fırtınada sıkıştım ... | Open Subtitles | كنتُ عالقة في العاصفة .. كنتُ عالقة في العاصفة |
Evet ve sonra annem öldü. Sonra rahibeler beni büyüttü. Onlar da beni terk etti derken bu yolda sıkıştım kaldım çok korkuyorum. | Open Subtitles | ومن ثمّ والدتي ماتت وربتني الراهبات الواتي حببنني والآن أنا عالقة |
Ama bir sebepten mümkün olmayan kozmik bir şakadan ötürü burada sıkıştım. | Open Subtitles | لكن لسبب ما، بسبب مقلب كوني لا يعقل، أنا عالقة هنا |
Kolum, kolum makineye sıkıştı. Makine kartımı yedi. | Open Subtitles | أكمام قميصي, إنها عالقة في الجهاز لقد أكلَت بطاقتي |
Arabam kapımın arkasında sıkıştı çünkü kahrolası güç kesildi. | Open Subtitles | ذلك سيكون متأخراً، سيارتى عالقة خلف البوابة، ليس لدينا أى طاقة هنا |
Hayır lan, sıkıştı. Zulayı bunun içine koydum ve şimdi elimi çıkaramıyorum. | Open Subtitles | لا ياصاح إنها عالقة لقد وضعت المخدرات هنا والآن لا أستطيع إخراج يدي |
Aptal yan yolunuz yüzünden mülkümü satamadığım için burada tıkılı kaldım! | Open Subtitles | إني عالقة هنا لأنني لا أستطيع بيع أرضي بسبب طريقك الفرعي |
Andy, çok isterdim ama kızlar hala hasta yani burada sıkışıp kalmış durumdayım. | Open Subtitles | او اندي، يا ريت بس بناتي على طول مرضانات لذا انا عالقة هنا |
Alevler etrafını kuşattıkça çaresizce düşüyor. Kendi umutsuz sahnesinde Sıkışmış bir şekilde. | TED | تسقط بيأس بينما تلتهمها النيران، هي الأخرى عالقة بمشهدها اليائس. |
Şimdi Los Angles Eğitim Kolejinde para biriktirmek için takılıp kaldı. | Open Subtitles | الآن هى عالقة بالكليّة الأهلية بلوس أنجلوس كى توفر |
Duruyorum, ama bir şeye takıldı. | Open Subtitles | أنا أصطاد لكن يبدو أنّها عالقة بشيءٍ ما. |
Ve saçına takılmış bir kivi parçası var. | Open Subtitles | ولديها قطعه كبيرة من الكيوي عالقة في شعرها |
Beni istediğin zaman terk edebilirdin ama yapmadın, orada benimle tıkılıp kaldın. | Open Subtitles | لديكِ كل الحق لتتخلي عني لكنك لم تفعلي وانتي عالقة هنا معي |
Bu balinaların sıkıntısı sadece buzlar arasında mahsur kalmalarıyla kısıtlı değil. | Open Subtitles | معاناة تلك الحيتان تمثل أكثر بكثير من كونها عالقة في الجليد |
Asansörde kalan insanlar olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعت الناس كانت عالقة في تلك الأيام مصعد. |
Korkarım bu at arabası Sabbath sonuna dek buraya saplanmış kalacak eğer yardım getirmezsem. | Open Subtitles | أخشى أن هذه العربة ستبقى عالقة لبعد السبت حتى آت بالمساعدة لنشلها |
Hamle yapamazsın. Kapana sıkıştın. | Open Subtitles | لا يمكنك انت تتحركى انتى عالقة |
Seksi olansa içeride sıkışmıştı. | Open Subtitles | الشقراء كانت تصرخ . و المثيرة كانت عالقة في الداخل |