"عدم المساواة" - Traduction Arabe en Turc

    • eşitsizlik
        
    • eşitsizliği
        
    • eşitsizliğin
        
    • eşitsizlikler
        
    • eşitsizliğini
        
    • eşitsizlikleri
        
    • eşitsizliğinin
        
    • eşitsizliğinden
        
    80'lerde piyasa devrimimiz var ve toplumda aşırı bir şekilde eşitsizlik artışı. TED ولدينا ثورة السوق في الثمانينات والزيادة الرهيبة في عدم المساواة بين المجتمعات.
    Burada, aynı eşitsizlik ölçüsüyle olan ilişkisi var. TED وهنا تلك الدراسة لها علاقة مع مقياس عدم المساواة الإجتماعية.
    Her gün, silahlı saldırılar, eşitsizlik, hava kirliliği, diktatörlük, savaş ve nükleer silahların yayıldığını okuyoruz. TED نقرأ كل يوم، عن حوادث إطلاق نار عدم المساواة والتلوث والدكتاتورية والحرب وانتشار الأسلحة النووية.
    Gelir eşitsizliği artıkça, toplumsal hareketlilik azalır. TED بينما يزداد عدم المساواة في الدخل، يقل الحراك الاجتماعي.
    Bu sohbeti Amerika Birleşik Devletleri bağlamında ele alacağım ancak bu tartışma eşitsizliğin artmakta olduğu her ülke için geçerlidir. TED سوف أضع إطارًا لهذه المحادثة فى سياق الولايات المتحدة لكن هذه المناقشة تنطبق عمليا على أي بلد لمواجهة عدم المساواة
    Hatırlarsınız ki, 1970'lere kadar sürekli olarak demokrasinin yayılmasıyla beraber eşitsizlik de düşmüştü. TED ولنتذكر أنه إلى السبعينيات تواكب انتشار الديمقراطية بتقلص عدم المساواة.
    Demokrasinin yaygınlaşmasıyla eşitsizlik artmış halde. TED فانتشار الديمقراطية الآن غالبا ما تصحبه زيادة في عدم المساواة.
    İklim değişimi benim, ama sizin konunuz da finansal reform ya da daha basit bir vergi sistemi ya da eşitsizlik olabilir. TED تغير المناخ هو لي، ولكن قد يكون الإصلاح المالي أو أبسط من النظام الضريبي أو عدم المساواة.
    Bu benzeri görülmemiş düzeyde bir ekonomik eşitsizlik. TED نحن عند مستويات غير مسبوقة من عدم المساواة الاقتصادية.
    Yükselen eşitsizlik sadece bizlere dirgenlerden gelen riskleri arttırmaz, aynı zamanda ticaret için de çok kötü sonuçlar doğurur. TED ارتفاع عدم المساواة لا تزيد من أخطارنا فقط من العصي، وإنما من الفظاعة التي تحتل الأعمال أيضًا
    ve "Ne seviyede bir eşitsizlik istiyoruz?" TED ومن ثم، ما هو مستوى عدم المساواة الذي نريده في مجتمعنا؟
    eşitsizlik ise sürdürülebilir şehirleşme önündeki bir başka büyük sorundur. TED عدم المساواة هي التحدي الكبير الآخر لتحقيق التحضر المستدام.
    Bir feminist olarak biliyorum ki seks endüstrisi köklerine işlemiş sosyal eşitsizlik. TED كمؤيدة للمساواة بين الجنسين، أعرف أن صناعة الجنس هو مكان يترسخ فيه بشكل عميق عدم المساواة الاجتماعية.
    İnternetin ilk çağı, bilgi interneti, bize varlık getirdi ama paylaşılan bir refah değil, çünkü sosyal eşitsizlik artıyor. TED أول عصر للإنترنت، إنترنت المعلومات، جلب لنا الثروة ولكن ليس الإزدهار المشترك، لأن عدم المساواة الإجتماعية في تزايد.
    Bu eşitsizlik sorunu için yeni yaklaşımlar geliştirebilir miyiz? TED إذا هل بوسعنا تطوير بعض المقاربات الجديدة لمشكلة عدم المساواة الإجتماعية هذه؟
    Bu herkesin problemi ve hepimiz eşitsizlik sisteminde rol oynuyoruz. TED هذه مشكلة الجميع. جميعنا نلعب دوراً في ترك عادات عدم المساواة
    Sürdürülebilir uyum, artık eşitsizliği azaltacağız anlamına geliyor. TED يعني النتاغم المستدام أننا سنقلل من عدم المساواة.
    Bu öykü, suçlu olabileceğimiz yapısal eşitsizliği veya fakirliği, yani tüm toplumsal bağlamı siliyor. Göç önündeki engeller de buna dâhil. TED يخلصنا ذلك من كامل السياق الاجتماعي الذي قد نتهم به بسبب عدم المساواة الهيكلية أو الفقر. أو موانع الهجرة.
    Ve bu yüzden her şeyin piyasalaşması, eşitsizliğin ve onun sosyal ve toplumsal sonuçlarınnı daha da keskinleşmesine neden oluyor. TED ولذا فجعل كل شيئ للسوق يزيد من لدغة عدم المساواة وتبعاتها المدنية والاجتماعية.
    İkincisi ülkelerimizdeki eşitsizliğin ülkeler arasındaki savaşlardan daha büyük şiddet doğuracağını kabul etmeliyiz. TED ثانيًا، أدركوا أنه واليوم، يُعتبر عدم المساواة في بلادنا المتسبب بوتيرة سريعة في العنف أكثر من الحرب بين الدول.
    Birçok akranının aksine, Sivil Haklar hareketinin bazı zaferlerini yaşarken görebildi fakat Birleşik Devletler'de devam eden ırksal eşitsizlikler içine dert olmuştu. TED بعكس أقرانه، عاش لكي يشهد بعض من انتصارات حركة الحقوق المنية، ولكن استمرار عدم المساواة العرقية بالولايات المتحدة الأمريكية أثقل عليه بشدة
    Popüler kültürde cinsiyet eşitsizliğini protesto etmek için ona fırsat oldu. Open Subtitles كانت فرصتها للاحتجاج على عدم المساواة بين الجنسين في الثقافة الشعبية
    Ancak ırkı bir kenara koyarsak piyasanın kendisi bu eşitsizlikleri ele almakta yetersiz kalmıştır. TED ولكن بغض النظر عن العرق, السوق وحده لم يكن كافيا لمعالجة عدم المساواة.
    En tepedekiler ve diğer herkes arasındaki gelir eşitsizliğinin giderek tırmandığı bir çağda yaşıyoruz. TED إننا نعيش في عصر من عدم المساواة في الدخل المتزايد، لا سيما بين أولئك في القمة وأي شخص آخر.
    Irk, biyolojik nedenlere dayandırılan insan sağlığının sosyal eşitsizliğinden kaynaklanan sosyal bir sınıflandırmadır. TED العرق فئة اجتماعية لها عواقب بيولوجية مربكة، ولكن ذلك بسبب تأثير عدم المساواة الاجتماعية على صحة الناس.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus