Uçakla taşıma sırasında kazara patlamaması için durma mekanizması var. | Open Subtitles | تمنع القنبلة من الانفجار عرضياً ينما يتم نقلها في الطائرة |
Her gün insan vücudu belirli insanların kazara kötü şartlara dayanıklı yapan ve kazara gerçekleşen mutasyonlarla evrimleşiyor. | TED | ويتطور الجسم البشري في كل يوم بواسطة طفرات عرضية تسمح بدورها عرضياً لبعض البشر بأن يعيشوا في أوضاع مزرية. |
umarım kazara burnuna çekip boğazına kaçırmazsın. | Open Subtitles | أتمنى بأن لا يحدث عرضياً أن تمتصيه خلال أنفك وتختنقى. |
O büyük bir hataydı. İşten çıkarken yanlışlıkla cebime atmışım. | Open Subtitles | لقد وضعته عرضياً في جيبي كما تعلم، عندما أغادر العمل |
O, kimseyi yanlışlıkla aşağı atmasınlar diye. | Open Subtitles | أوه، ذلك لذا لا أحدُ يُصبحُ مَرْميُ عرضياً. |
Dawson Creek'i kazayla üç dakika izledi diye kablo yayınımızı iptal ettirdi. | Open Subtitles | لقد عطل كابلنـا عرضياً بعد مشاهدة ثلاثة دقائقَ من إعادة كريك دوسن. |
Ailenizin ölümünün kaza olmadığına inanıyoruz. | Open Subtitles | لدينا أسباب تجعلنا نعتقد أن موت والديك لم يكن حادثاً عرضياً. |
Benim ciddi kız arkadaşım ve güneş yanığı aşk kaçamağım kazara karşılaştılar. | Open Subtitles | صديقتي الحميمة الفعلية وعشيقتي المتقدة تلتقيان عرضياً. |
Bu bana Robert'ın kazara arı yutmasını hatırlattı. | Open Subtitles | بِالمناسبة عندما روبرت إبتلعتْ النحلةُ عرضياً. |
Yerleri süpürürken falan kazara üzerinden geçtin değil mi? | Open Subtitles | أنت عرضياً سَحقتَه متى أنت كُنْتَ أَو شيء، حقّ؟ |
Ve hikayeyi anlatmaya karar vermiş, çünkü farketmiş ki o resim ölen bir adamın kazara çekilmiş bir resmi değilmiş. | Open Subtitles | بأنّه لم يلتقطَ هذه الصورة عرضياً لرجل يمَوت |
Kaset kaybolabilirdi, ya da kazara silinebilirdi. | Open Subtitles | الشريط يُمْكِنُ أَنْ يُفقد، أَو عرضياً يٌمحى. |
Ve ailem onu kazara öldürebilirdi. | Open Subtitles | وفرصة والداي َقْتلوهـ عرضياً على أية حال. |
Roxy müdürle bilek güreşi yaparken kazara adamın bileğini kırmış. | Open Subtitles | روكسي كسرت ذراعها وهي تتشاجر مع المدير ووضعوا لها غصنين للثبيت عرضياً |
Çoğu yumurta ulaşılamayacak şekilde gömülü ama bazıları diğer yengeçler tarafından yanlışlıkla çıkarılıyor. | Open Subtitles | معظم البيض مدفوناً بعيد المنال، لكن تحفره سرطانات أخرى عرضياً. |
Geceyi arkadaşın Barney'le geçirdim fakat cep telefonunu yanlışlıkla dairemdeki çöpte unutmuş. | Open Subtitles | ونسى عرضياً هاتفه ، بشقتي في سلة المهملات |
Bunu bilerek yapabileceğim aklıma gelmeden önce yanlışlıkla yaptım. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أنا عَمِلتُ هو عرضياً بضعة أوقات قَبْلَ أَنْ أدركتُ ذلك أنا يُمْكِنُ أَنْ أَعْملَه عن قصد. |
Müşteriler para üstlerini tezgaha bırakırlardı böylece kazayla ellerimiz birbirine değmezdi. | Open Subtitles | و أصبح أعمى عندما أدخله الزبائن هم من دفعوني لوضع النقود في آلة الصرف لذا، لم نلمس بعضنا عرضياً |
Durun. Müvekkiliniz kazayla baş parmağını testereyle kesmiş, değil mi? | Open Subtitles | مهلاً، قطع عميلكَ إبهامه عرضياً بواسطة منشار الخشب، صحيح؟ |
14 yaşımdayken en yakın arkadaşım bisiklet kullanıyordu ve kazayla hoşlandığım kıza çarptı. | Open Subtitles | عندما كنتُ في الـ 14 من عمري، كان أعز رفاقي في العالم يركب دراجته و أصطدم عرضياً في تلك الفتاة التي أحببتها. |
Ailesinin ölümünün kaza olmadığına inanıyoruz. | Open Subtitles | لدينا أسباب تجعلنا نعتقد أن موت والديك لم يكن حادثاً عرضياً. |
Uzak bir kara parçasından kopup tesadüfen yüzlerce kilometre boyunca okyanusta sürüklenen, birkaç antik canlı. | Open Subtitles | بضع مخلوقاتٍ غابرة سُحبت عرضياً مئات الأميال عبر المحيط قادمة من يابسةٍ نائية |