Onun yerine bildiği şeyi öğretti: erkek olmak, kendini feda etmek ve aileni korumak için yapabileceğin her şeyi yapmakla ilgilidir. | TED | بدلًا من ذلك علمني ما عرفه: لتكون رجلًا كان حول التضحية والقيام بما تستطيع عمله لرعاية وتوفير كل شيء لعائلتك. |
Fraunhofer spektral çizgileri keşfeder etmez onlar hakkında bildiği her şeyi yayımladı. | Open Subtitles | حالما إكتشف فراونهوفر الخطوط الطيفية نشرَ كل شيء عرفه عنها |
İnsanoğlunun bildiği en kuvvetli yapıştırıcıdan 10 kat daha güçlü. | Open Subtitles | أقوى بعشر مرات من أقوى لاصق عرفه الإنسان. |
Bir adamı öldürdük sonra tanıdığı herkesin hayatını yıktık. | Open Subtitles | قتلنا رجلا، ثمّ خرّبنا حياة كلّ شخص عرفه |
Babam, tanıdığı en şanslı insan olduğumu söylemişti. | Open Subtitles | ابي قال لي اني انا اكثر شخص محظوظ عرفه من قبل معقول؟ |
Hatırası siz başta olmak üzere onu tanıyan ve seven insanlarla birlikte daima yaşayacaktır. | Open Subtitles | وسوف تظل ذاكرته مع من عرفه وأحبه بين هؤلاء أتخيل أنكم أولاً |
Ancak, her durumda, pederi iyi tanıyordu. | Open Subtitles | برغم انه في كل مرة عرفه جيدا برغم انه في كل مرة عرفه جيدا |
Bu kısım, usturlap hakkında bütün bildikleri. | Open Subtitles | هذا القسم هنا هو كل ما عرفه من الإسطرلاب |
Sadece Cohanimlerin bildiği gerçek ad, 216 karakter uzunluğundaydı. | Open Subtitles | الاسم الحقيقي هذا الذي عرفه فقط كوهانيم كان 216 رسالة مطولة |
Birşeyler öğrenebileceğin daha iyi birini hayal edemiyorum, ve öğrenmeye de çok hevesliydi ve sana bildiği herşeyi öğretmeye, hatta bilmediği şeyleri bile. | Open Subtitles | لا يخطر ببالي أفضل منه لتعليمك، وقد كان حريصاً جداً للتعليم، لتلقينك أي شيء عرفه أو حتى الأشياء التي لم يعرفها. |
bildiği tek yol, çocuklarını doyurmak ve onlara sevdikleri bir şey yapma şansını vermekti. | Open Subtitles | ذلك الطريق الوحيد الذى عرفه لوضع الغذاء على المنضدة ويعطي أطفاله فرصة ليعملوا شيء يحبّوه. |
İş arkadaşlarının tek bildiği, onun boşanmış olduğu ve koleje giden bir kızının olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي عرفه العمال هو أنه كان مطلق ولديه إبنه في الكلية |
Hani Kirk'ün gemiye el koymak zorunda olduğu, bu yüzden Spock'a yalan olduğunu bildiği bir sürü şey söylemişti, Spock'ın annesinin ölümünü umursamadığı gibi? | Open Subtitles | لذا يقول لسبوك أن كل ذلك الطاقم الذي عرفه لم يكن حقيقيا؟ و قال أن سبوك لم يكترث لوفاة أمه |
Abby'nin gitmesine müsaade edebildi, fakat daha evvelden tanıdığı ve sevdiği birisi olan Keith'e ne yaptı. | Open Subtitles | لكنني لم أستطع أن أفهم كيف سمح لـ اٌبي بمغادرة المكان لكن كيث كان شخص قد عرفه وأحبه |
Max'in tanıdığı kim varsa ya ölmüş ya da işin içinde değil artık. | Open Subtitles | كل من عرفه ماكس هناك إما هو ميت أو خرج من اللعبة |
Bu iki adamın tanıdığı ve Kutsal Ruh'un gücünü ondan aldıkları kişiye. | Open Subtitles | الذى عرفه هذان الرجلان ومنهما استلمنا قوة الروح القدس |
Onu tanıyan herkes müthiş bir insan olduğunu bilir. | Open Subtitles | أعتقد أنّ أيّ شخص عرفه قد أدرك أنّه رجل عظيم. |
O onu tanıyordu ama. | Open Subtitles | لكنه هو عرفه برغم ذلك |
Tüm yaratıklar hakkındaki bildikleri burada | Open Subtitles | كل شيء عرفه عن أي شرير موجود هنا |
Ajan Mulder onu tanırdı. | Open Subtitles | [سكولي] اسمه أرميا سميث. الوكيل مولدر عرفه. |
Ben bildim hangi kolonyayı kullandığını. Yani O bildi . | Open Subtitles | أنا عرفت نوع العطر الذي كان يضعه أقصد أنه عرفه |
Her birinizin içinde bir yerde insanoğlunun şimdiye kadar gördüğü en güçlü araç var. | TED | بداخل كل شخص منكم هناك أقوى جهاز عرفه الإنسان. |
Vampirler hakkında bildiği her şeyi ondan öğrenmiş. Bir vampir tarafından öldürüldüğüne inanıyor. | Open Subtitles | كلّ ما عرفه عن مصاصين الدماء ، تعلمه منها، إنه موقنٌ أنها قتلت على يد واحد منهم. |
Arthur orada ziyaret edermiş onu. Eski mahallesinden tanışıyorlarmış. | Open Subtitles | قد قاد أرثر بزيارته هُناك لقد عرفه من الحى القديم |