Hepsi akıllarını kaçırdıklarından sonra, Peder Davis şeytanın yok edilmesi gerektiğine karar verdi. | Open Subtitles | لاحقاً وبعد أن فقدوا عقولهم المحترم ديفيس قرر بأنه يريد أن يدمر الشيطان |
Ama akıllarını başka yere yönlendirebilirsen, belki de işe yarar. | Open Subtitles | لكن إذا بقيت عقولهم مشغولة بما هو آتٍ، فهذا جيّد |
Hep şeker yiyorlar ve her zaman kafaları bulanık zihinleri hep dumanlı. | Open Subtitles | يتناولون السكر على طوال الوقت مما يجعل عقولهم مشوشه على طوال الوقت |
Kim aklını ve vücudunu onunla bütünleştirebilirse büyük ve güçlü biri olur. | Open Subtitles | الأشخاص الذيت يستطيعون ان يدمجون عقولهم وأجسادهم بالأسلحه سيكونون أشخاص عظيمين وأقوياء |
Sevgili Bay Bond, eminim ki akılları başlarından uçacaktır. | Open Subtitles | يا عزيزي سيد, بوند هذا سيجلعهم يفقدون عقولهم |
Bazı ideologların sizi inandırdığı gibi zihinlerini anında zehirleyen ya da mecburi kullanıcılara dönüştüren bir şey değil muhtemelen. | TED | ومن المحتمل أنها لا تسمم عقولهم في الحال أو تحولهم إلى مدمنين، بالطريقة التي يريدك بعض العقائديين أن تصدقها. |
Konu, onların beyin ve düşünce yapısını müziğin etkilemesidir. | TED | انه عن أخذ هذه الموسيقى الى عقولهم وتفكيرهم. |
Yakında o güzel yeşil duman ciğerlerini, sis de beyinlerini dolduracak. | Open Subtitles | سرعان ما سيملأ ذلك الدخان الأخضر رئاتهم و يُغشي على عقولهم |
Bunlar akıllarını mı kaçırmış? | Open Subtitles | سيحصل على إطلاق سراح مشروط ، سيكون ذلك خارج عن عقولهم |
Olgun insanlar sorunlarını çözmek için akıllarını kullanmalıdırlar. | Open Subtitles | الاشخاص الناضجين يجب ان يستخدموا عقولهم لحل نزاعاتهم |
"Burada insanlar üzüntüden akıllarını kullanmayı unutmuş." | Open Subtitles | ..سوف ترى أن الناس في حزنهم الناس فقدوا عقولهم |
Bu onların gerçek yaşamlarında an be an oluyor ve onların zihinleri ve beyinleri, normal gelişimli akranlarında olandan farklı bir şeyde uzmanlaşıyor. | TED | إنه يحدث لحظة بلحظة في حياتهم الحقيقية, ويتم تكوين عقولهم, وتخصيص أدمغتهم بطريقة مختلفة عن زملائهم الطبيعيين. |
zihinleri geçmişle kirlenmemiş olan, yoldaş çocukları onurlandırmalıymışız. | Open Subtitles | يجب أن نكون مثلاً أعلى لرفاقنا من الأطفال الذين لم تفسد عقولهم من الماضي |
Size söylüyorum, bazılarınız aklını kaçırmış olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن بعض الأشخاص هنا قد فقدوا عقولهم. |
"Onları taş.klarından yakalarsan kalpleri ve akılları da peşinden gelir." | Open Subtitles | إذا نجحت في الإمساك بكراتهم فسوف يمكنك الوصول إلى قلوبهم و عقولهم لاحقا |
Dünya görüşleriyle yarışarak zihinlerini açık tutan, çocukları eleştirel yorum yapmaya teşvik eden ve böylece sorgulamalarını sağlayacak kişilerle filmde tanıştırdık. | TED | بدأنا بتعريف الجميع الأفلام التي تُفتٍّح عقولهم على العالم وتدفع الأطفال لبناء التفكير النقدي ليتمكنوا من طرح الأسئلة |
Anladığım kadarıyla, birleşmiş beyin güçlerine rağmen, Binbaşı Carter ve Dr McKay bu sorunu ayrılan zamanda çözemeyecekler. | Open Subtitles | الطريق الذي أراه بالرغم من قوة عقولهم الرائد كارتر والدكتور ماكاي لن يستطيعوا حل المشكلة في الوقت المحدد |
İnsanların çoğu daha büyük olacak, o yüzden maksat beyinlerini yormak. | Open Subtitles | معظم الأشخاص سيكونون أكبر منكِ إذاً المغزى هو أن ترهقي عقولهم |
Ve birçok adam gördüm, birçok iyi adam, yerli kafalar uğruna bu sularda kafalarını kaybeden. | Open Subtitles | و لقد رأيتُ الكثير من الرجال، الرجال الجيديّن، الذين فقدوا عقولهم من أجل نساء محليات في هذه المياه. |
Çünkü akşam bir saat bile olsa büyüklük taslamayıp, hayatlarında hatta belki de diğerlerinin hayatlarında neler olduğunu anlatırsak kafalarının şişeceğine inanmıyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أظن بأن عقولهم ستنفجر لو توقفت عن تدليلهم لساعة كل ليلة، وأخبرتهم ماذا يجري في حياتهم، |
İnsanlar fikirlerini değiştirmek için boş laflardan daha fazlası gereklidir. | Open Subtitles | الناس يحتاجون اكثر من كلمات فارغة كي يغيروا عقولهم |
Bunlar özellikle beyni henüz tam kapasite çalışmayan genç insanlar için üretildi. | Open Subtitles | انها جيدة خاصة للشباب الذين لم تتشكل عقولهم بالكامل بعد |
Evet, ama kafalarına giderse, sulanmış olarak. | Open Subtitles | نعم، لكنه قليل المفعول حتى لا يؤثر على عقولهم |
Seyircilerinizin akıllarında bir şeyler inşa etmeye başlamadan önce, sizi davet etmeleri için izinlerini almalısınız. | TED | قبل أن تقدر بالشروع ببناء الأشياء داخل أذهان المستمعين، يجب عليك أن تحوز على موافقتهم لتدخل إلى عقولهم. |
Ben onların aç gözlü küçük zihinlerine fidye fikrini sokmayı başardım. | Open Subtitles | انا زرعت فكرة الفدية في عقولهم الجشعة الصغيرة |
Bu nedenle bir diğer insanı gördüğünüzde, onların zihinlerinde gördüğümüzü kendi zihnimizde yeniden canlandırırız. | TED | ولذلك عندما نشاهد شخص اخر, نعيد تمثيل في عقولنا ما نراه في عقولهم |