Hayatının kadınını bulacağını hep Biliyordum zaten. | Open Subtitles | كنت أعلم دائما أنه سيجد الفتاة المناسبة , لطالما علمت ذلك |
Biliyordum! Büyüyünce hiçbir şey bilmeyen birisi olacağım! | Open Subtitles | علمت ذلك, لقد نضجت لاكون الفتي الذي لايعرف اي شئ |
Oh, Tanrım, seninle daha derin bir bağ kurduğumuzu Biliyordum. Biliyordum işte. | Open Subtitles | إلهي ، علمتُ أننا فعلنا اتصال أعمق ، علمت ذلك فقط |
Biliyordum! Başka türlü yapamayacağını Biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمت ذلك لقد علمت أنّه ليس بإمكانكِ فعل ذلك |
Evlat, seni evden atacağımı 24 yıl öncesinden Biliyordum doktor bana kız olacağını söylediğinde. | Open Subtitles | أنا علمت ذلك منذ 24 عاماً عندما أعلن الطبيب أنها فتاة |
Biliyordum. Gözlerindeki kıvılcımı gördüm. | Open Subtitles | علمت ذلك ، يمكنني رؤية تلك اللمعة الصغيرة |
Bak, bir fikir bulacağını Biliyordum. | Open Subtitles | لديه فكرة. أتري، علمت ذلك. علمت بأنه سيقوم بما هو مناسب |
Baba, seni tekrar göreceğimi Biliyordum. | Open Subtitles | أبي لقد عرفت بأنّي سأراك مجدداً لقد علمت ذلك |
Hayır, bahsetmedi. Elbette anlatmadı. Bunu Biliyordum. | Open Subtitles | لا لم تفعل ، بالطبع لم تفعل ذلك لقد علمت ذلك |
Evet, Biliyordum. Bir şey yapmayacaksınız. | Open Subtitles | نعم , لقد علمت ذلك , انكم جميعًا لن تفعلوا شيئا حيال ذلك |
Bu günün geleceğini Biliyordum. | Open Subtitles | علمت ذلك علمت بأن يوماً كهذا سيأتي يوماً ما |
Tabii ki, Biliyordum. Tanıdık bir yere koyduğumu Biliyordum. | Open Subtitles | بالتأكيد, علمت ذلك, لقد علمت بأنني سأضعه في مكان ما مألوف. |
Bunca zamandır Biliyordum bunu. | Open Subtitles | يا الهي , لقد كان محقاً لقد علمت ذلك عنكم طوال الوقت |
Yaşıyor. Biliyordum, Biliyordum işte. | Open Subtitles | إنه على قيد الحياة لقد علمت ذلك, لقد علمت ذلك حقاً |
Çünkü ona, onu sevdiğimi söyledim ve söylediğim an bu işin bittiğini Biliyordum bu yüzden ertesi sabah onu terk ettim. | Open Subtitles | لأنني أخبرته بأنني أحبه, و لحظة قلت ذلك علمت ذلك, علمت بأن علاقتنا إنتهت لذا تركته في الصباح التالي |
- Biliyordum. ...muhteşem hikayeyi okudum. | Open Subtitles | على أية حال علمت ذلك ريتشل قرأت تلك القصة الرائعه عنك في عالم البرودواي |
Ve o sanki ben kafayı yemişim gibi davrandı ama ben Biliyordum. | Open Subtitles | ، وهو جعلني أشعر كأنني مجنونة لعينة وأنا علمت ذلك |
O bacağını kaşıdığında ben hiçbir şey hissetmemiştim ve "Ben olmadığını anlamıştım. " | Open Subtitles | علمت ذلك عندما خدش قدمه ولم أحس بشيء قلت لنفسي إنه ليس أنا |
-Nereden biliyorsun bunu? | Open Subtitles | كيف علمت ذلك ؟ |
Nereden biliyorsunuz? | Open Subtitles | كيف علمت ذلك ؟ |
Sen de bunu biliyordun çünkü kolundaki çizgiler şapkasındaki çırpılmış yumurtalarla uyuşmamış mıydı? | Open Subtitles | و أنت علمت ذلك لأن الأشرطه على أكمامه لم تطابق البيض المخفوق الذى على رأسه؟ |
Çünkü onlar saçmalıktı ve FBI bunu biliyordu. | Open Subtitles | لأنها كانت ترهات والمباحث الفدرالية علمت ذلك |