"على أنه" - Traduction Arabe en Turc

    • olduğunu
        
    • olduğu
        
    • olduğuna
        
    • olarak kabul
        
    • diye
        
    • girerim
        
    • konusunda
        
    • göre
        
    Sağırlığın tamamen bir hastalık olduğunu düşüyordum. Bu zavallı insanlar duyamıyordu. İşitme yoksunuydular, onlar için ne yapabilirdik ki? TED لقد فكرت دائمًا بالصمم على أنه مرض. هؤلاء المساكين، لايستطيعون السمع. لا يسمعون، ما الذي نستطع أن نفعله لهم؟
    {C:$CAFFFF}Başkent Polisi katilin 42 yaşında, Kurou Otoharada isminde işsiz biri olduğunu belirledi. Open Subtitles حددت الشرطة هوية القاتل على أنه أوتوهارادا كورو، 42 سنة، عاطل عن العمل
    Dişçi kayıtlarından cesedin Kurt Kleinhoff'a ait olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles سجلات الأسنان حددت الجسم على أنه كورت كلاينهوف.
    Demek ki onun masum olduğuna dair bir şeyler biliyorsun. Open Subtitles هذا يعني أن لديك دلائل أكثر على أنه لم يرتكبها
    Siz İsa'yı efendiniz ve kurtarıcınız olarak kabul ediyor musunuz? - Evet. Open Subtitles أيها الشابان هل قبلتما بالمسيح على أنه سيدك ومنقذك؟
    O zamanlar diş hekimliği diye bir şey yok sanıyordum. Open Subtitles إنها تدل على أنه كان عندهم طبيب أسنان من قبل
    Yok, bu çocuğu saf bir şekilde sevdiğine hayatım üzerine bahse girerim. Open Subtitles لا، أراهن على حياتي على أنه يحب هذه الطفلة بطريقة نقية جداً
    General Busse'yi suçlayamayacağız konusunda ısrar ediyorum. Open Subtitles لا زلت مصرا على أنه لا يمكن اللوم على الجنرال بوس.
    Tony ile ilgili normal gözüken her şey aslında, klinisyenine göre bu yeni biçimde deli olduğunun kanıtıydı. TED وبالتالي، فكل الأشياء التي بدت أكثر طبيعية في توني كانت دليلا، بحسب أطبائه، على أنه كان مريضا بهذه الطريقة الجديدة.
    Mumyalaşma durumunu göz önüne alırsam beş ila yedi aydır burada olduğunu söyleyebilirim. Open Subtitles حالة التحنيط تدل على.. أنه بقي هنا لما يقارب الخمسة إلى سبعة أشهر.
    Daha az imtiyazlı insanlara güldük ve bunun zararsız olduğunu sandık. Open Subtitles الضحك على من هم أقل حظا والتفكير على أنه غير مؤذ
    Bazıları bunu ilahiyatla ilgili olduğu ve matematikle ilgili olmadığı için eleştirdi ama onlar esas noktayı kaçırmışlardı. Open Subtitles نقد بعضهم هذا على أنه نظرية لاهوتية لا رياضية لكن قد فاتهم المغزى.
    Makyajda kullanılan alüminyum toza alerjik olduğu tanısı kondu. Open Subtitles تم تشخيصه على أنه رد فعل تحسسي لغبار الألمنيوم الموجود في أدوات التجميل
    Sanırım hepimiz onun Sally'nin tek gözlü balığından daha ilginç olduğu konusunda hemfikiriz. Open Subtitles حَسناً، أعتقد أننا جميعاَ نتفق على أنه أكثر متعة مِنْ سمكة سالي الذهبية العوراء
    Hala Yüce isanın benim kurtarıcım olduğuna inanıyorum ve bu değişmeyecek... Open Subtitles ما زلتُ أؤمن بيسوع المسيح على أنه مخلّصي وهذا لن يتغيّر..
    Orada olduğuna ısrar ediyorsan, orada olduğunu varsayarak hareket etmeliyim. Open Subtitles إذا كنت مصرة على أنه هناك فإذن على أن أتصرف على أنه هناك فعلاً
    Siz İsa'yı efendiniz ve kurtarıcınız olarak kabul ediyor musunuz? Open Subtitles أيها الشابان هل قبلتما بالمسيح على أنه سيدك ومنقذك؟
    Onu bir düşman askeri olarak kabul edip o şekilde davranalım. Bunu yapamayız. Open Subtitles حدديه على أنه عدو مقاتل و عامليه بذلك الشكل
    Onu "okutman" falan diye adlandırsak iyi olur yoksa baya sinirleniyor. Open Subtitles يجب أن نشير إليه على أنه محاضر وإلا سـ ينزعج جداً
    Bin dolara bahse girerim ki 10 dakikaya burada olacak. Open Subtitles أراهنك بألف على أنه سيكون هنا في غضون 10 دقائق.
    Hayattan benim kadar zevk aldığında ısrar eden biri için devam ettirmek konusunda fazla istekli görünmüyorsun. Open Subtitles لشخص يصر على أنه يحب الحياة مثلك بالتأكيد لا يبدو عليك أنك تفعل الكثير لتطيلها
    Bu modele göre, insanlar arası iletişimi bir top yakalamaca oyununa benzetmek daha doğrudur. TED من خلال هذا النموذج، فإنه من الأكثر دقة اعتبار التواصل البشري على أنه لعبة الالتقاط.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus