"على الدوام" - Traduction Arabe en Turc

    • hep
        
    • her zaman
        
    • daima
        
    • devamlı
        
    • başından
        
    • her daim
        
    • zamanların en
        
    • sürekli
        
    Tabii ki takım olma konusunda, ihtimaller hep yaşam ya da ölüm değil. TED بالطبع في الانتظام ضمن الفريق الأمر لا يتعلق على الدوام بالحياة أو الموت
    Daniel ve Alexis, artık beraberiz. - Ve hep böyle kalacağız. Open Subtitles يادانيال ويا الكسيز نحن هنا معا وسوف نكون كذلك على الدوام
    Seni değersiz pislik! Beş para etmezsiniz. hep aynı hatalar. Open Subtitles أيها القذر، أنتَ قذارة عديمة الفائدة نفس الخطأ على الدوام
    Hayattaki alışkanlıklar, randevular, düzenli beslenme beni her zaman korkutur. Open Subtitles كنت خائفة على الدوام الحياة العادية تبدو مثل الوجبات المنتظمة
    Bu şömine her zaman burada mıydı, yoksa yeni mi koydurdunuz? Open Subtitles هل كانت تلك المدفأة لديك على الدوام أم قمت بوضعها حديثاً؟
    Hayatınız daima stresli anlarla dolu olacak. TED إن حياتك ستكون مليئة على الدوام بالمواقف المسببة للتوتر.
    Gelen ürünler hep farklı oluyor. Miktarı farklı, kalitesi farklı. Open Subtitles ما يأتيني, انه مختلف على الدوام كميات مختلفة, جودات مختلفة
    Ormanda da olsan kulübede de hep bir şey seni izliyormuş gibi ve geçen iki gece pek iyi uyuyamadım. Open Subtitles سواءاً كنت في الغابة أو كنت في المخيّم ، تشعر وكأن شيئاً ما يراقبك على الدوام وآخر ليلتين
    Ve sonra gizli yerimizin bulunmaması için hep tetikte olacağız. Open Subtitles وبعد ذلك , سيراقب مخبأة على الدوام ليتأكد أنه لم ينكشف
    Nereye gidersem veya ne yaparsam yapayım, seni hep seveceğim. Open Subtitles حيثما تسير بى الأقدار أو كيفما يتحتم علىَ فعله سأظل على الدوام أحبك
    Nereye gidersem veya ne yaparsam yapayım seni hep seveceğim. Open Subtitles حيثما تسير بى الأقدار أو كيفما يتحتم علىَ فعله سأظل على الدوام أحبك
    Hayır, yarını hep boş tutarım. Yani vaktim var demek istedim. Open Subtitles لا , انا ابقي ليله الغد شاغره على الدوام اعني , اعني انني لم اخطط لشيء بعد
    Sonsuzluk aslında hep oradaydı. Open Subtitles حسناً، كانت المالانهاية موجودة على الدوام لكنهم
    Bu hep oluyor. Adalet sistemimiz böyle işliyor. Open Subtitles إنه يحدث على الدوام إنها الطريقة التي يعمل بها نظامنا القانوني
    Bulgar ordusunun her zaman tüm dünyada bir saygınlığı vardır. Open Subtitles كان الجيش البلغاري محترماً على الدوام في جميع أنحاء العالم
    Teslim oldun, bu şekilde her zaman nerede olduğunu bilebilecektim. Open Subtitles أنت سلمت نفسك إلى السلطات لكي أعرف مكانك على الدوام
    Umarım 51'in kapısının sana her zaman açık olduğunu biliyorsundur. Open Subtitles أتمنى أن لا تنسى بأنَّ هذا سيكونُ منزلكَ على الدوام
    - daima kendini düşünemezsin. Open Subtitles لا يمكن أن تفكـِّر في نفسك فقط على الدوام.
    Hayır. Herkes için her şeyi, devamlı düzeltmen gerekmiyor. Open Subtitles ليس عليكِ إصلاح كلّ شيء للجميع على الدوام
    Eminim Donnagon en başından beri bir şekilde bu göreve geleceğimizi biliyordu. Open Subtitles لكنني أراهن أن دانجون عرف على الدوام بأنّك ستقطّعين طريقك لأخذ هذه المهمة
    Canını sıkan bir şey varsa her daim omzumda ağlayabilirsin. Ya da vücudumun diğer kısımlarında. Open Subtitles أوتعلمين، إن كان ثمة ما يضايقك لديكِ كتفي على الدوام لتبكين عليه، أو أي جزء اَخر
    Oh, şimdi söyleyebilirim, tüm zamanların en berbat gösterisi olacak! Open Subtitles أوه،أنا يمكننى القول الآن،أن! هذا سيصبح أسوأ عرض على الدوام
    Anne ve babamız sürekli bana ve kardeşime dişlerimizi fırçalarken musluğu kapamamızı söylerdi. TED كان والدي يذكرانني أنا وأشقائي على الدوام بقفل الحنفية عندما نقوم بتنظيف أسناننا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus