"على سبيل المثال في" - Traduction Arabe en Turc

    • örneğin
        
    örneğin, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde, TED على سبيل المثال ,في الولايات المتحدة وحدها
    örneğin, evliliğimde iyi bir iş çıkardığımı söyleyebilirim. TED على سبيل المثال في زواجي كنت اقول ان اقوم بالامر على افضل وجه
    Yani, Temple Grandin'e bakın, örneğin. TED أعني لننظر على سبيل المثال في البروفيسورة تمبل جراندين.
    Bunları, örneğin, balık yağında bulabilirsiniz. TED سوف تجد هذه الدهون على سبيل المثال في زيت السمك.
    örneğin 2018'de Güney Kore'nin başkanı yolsuzluğa bağlı suçlamalarla 25 yıllık hapis cezasına çarptırıldı. TED على سبيل المثال: في عام 2018، صَـدَرَ حكمٌ بمعاقبة رئيسـة كوريا الجنوبية بالسجن 25 سنة. بتـهم تتعلق بالفساد.
    örneğin; ses alanında bu, sese maruz kalmaktır. TED كل ما يتطلبه الأمر على سبيل المثال في مجال الصوت ، هو التعرض للصوت.
    örneğin, İncil'in hangi tercümlerini kullandığı açıkladığı bir ek var. TED على سبيل المثال في مرفقات الكتاب يشرح إختياره لترجمة مختلف آيات الانجيل.
    örneğin uzayı keşfetmek için geliştirdiğiniz itici roketler konusunda. Open Subtitles على سبيل المثال في مجال تطوير دفع الصواريخ الخاصة بكم إلى الفضاء الخارجي لغرض البحث
    örneğin, şu an, içkiye ihtiyacım var. Open Subtitles على سبيل المثال في هذه اللحظه.انا اريد شراب.
    örneğin içi boş, ahşap bir ahırın içinde bir adamı kendini ana kirişin ortasından bağlayarak asmış hâlde bulmuşlar. Open Subtitles ‫على سبيل المثال ‫في حظيرة من الأخشاب ‫فارغة تماما ‫تم العثور على رجل متدلياً ‫من الدعامة الحاملة
    örneğin en başta amaç geçmişi değiştirmekti, dönüşümün gücünü kullanmaktı. Open Subtitles على سبيل المثال, في البدايه, كان بخصوص تغيير الماضي, قوة التحول
    örneğin Bağımsızlık Bildirgesine bakacak olursanız, doğa ve doğanın tanrısından bahsettiklerini göreceksiniz. TED وإذا نظرت , على سبيل المثال , في إعلان الإستقلال , إنهم يتحدثون عن الطبيعة وطبيعة الله .
    Ve örneğin, eğer biz anti-gravitenin gezegenleri yeryüzünden uzaklaştırdığıyla ilgileniyorsak, neden insanın içinde neler olduğuyla ilgilenmeyelim? TED واذا كنا مهتمون, على سبيل المثال, في حقيقة ان المضاد للجاذبية يسحب المجرات بعيدا عن الارض, فلما لا نهتم بما يدور داخل الانسان؟
    örneğin, Almanya'da, birkaç hafta önce sözde Scuinst isimli truva atı virüsü bulundu, bu Alman hükümet yetkilileri tarafından kendi vatandaşlarını araştırmak için kullandığı bir virüstü. TED على سبيل المثال ,في المانيا قبل عدة اسابيع الفيروس المسمى سكوينست عثر عليه وهو ثغرة يستخدم من قبل موظفي الحكومة الالمانية لمراقبة مواطنيها
    Philadelphia'daki projemiz gibi pek çok seminere davet ediliyoruz. örneğin Curaçao'da... Şu anda Haiti'de dev bir proje planlıyoruz. TED مثل المشروع الذي قمنا به في فيلاديلفيا دعينا إلى ورشات عمل، على سبيل المثال في كوراساو، وحاليًا نخطط لمشروع ضخم في هاييتي.
    örneğin "Şiir 6"da şöyle der: "Anıların ışıktır, dumandır, durgun sudur! Alacakaranlıklar yanardı gözlerinde." Sonraki yıllarda, ayrıntılara olan bu dikkatini gündelik nesnelere minnetini ifade eden şiirlere hasretti. TED كتب على سبيل المثال في "القصيدة VI": "ذاكرتك مصنوعة من الضوء، من الدخان، من بركة هادئة" "وراء عينيك احترقت الشفق" لاحقاً، صب اهتمامه بالتفاصيل في قصائد التقدير للأمور اليومية.
    Ve son olarak, gerçekten yaşam değiştirecek uygulamalar, örneğin elektrikli tekerlekli sandalyeyi kontrol etmek gibi. TED والمثال الاخير .. يمكن لهذه التقنية ان تغير من حياة الاشخاص بصورة تامة اذ يمكن استخدامها على سبيل المثال في الكراسي الكهربائية المتحركة
    Bitkiler ve diğer türlerle, ve hatta hayvanlarla, uçucu kimyasallar üreterek, iletişim kurarlar. örneğin, tozlaşma esnasında. TED وهي تتواصل مع .. النباتات الاخرى .. والكائنات الاخرى فهي تتواصل مع الحيوانات بانتاج جواذب كيميائية على سبيل المثال .. في فترة التلقيح
    örneğin Ürdün'de, erkeklerin kahvaltıda koyun yağı ve bal yediklerini gördüm. Open Subtitles ...على سبيل المثال في الأردن ، رأيت رجال يأكلون دهون لحم الضآن والعسل في الفطور
    örneğin, benim ailemde ilgilenmem gereken... iki kızım var.. Open Subtitles على سبيل المثال في عائلتِي عِنْدي بنتان... الذي لَهُ تَرْبِية...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus