Çuvalları teker teker sırtımızda götürmek zorunda dahi kalsak, bu yoldan asla dönmeyeceğiz. | Open Subtitles | سوف نعبر بها حتى لو اضطررنا الى حملها كيسا كيسا على ظهورنا |
Groggy, o iki ödül avcısı sırtımızda kambur, sana söylüyorum, derhal öldürülmeleri gerek. | Open Subtitles | اولئك القتلة المأجورين يعيشون على ظهورنا ولا بد من قتلهم |
Bu ülkeye geldiğimizden beri, seni sırtımızda taşıyoruz. | Open Subtitles | لطالما حملناكم على ظهورنا منذ أن جئنا الى هذا البلد |
Güneş sistemlerini Sırtımıza inşa ettiler ve bir milyon kardeşimizin kanı döküldü ama onların gözünde artık insan bile değiliz. | Open Subtitles | لقد بنوا نظامهم الشمسي على ظهورنا أراقوا دماء الملايين من إخوتنا لكن بالنسبة لهم ، نحن لسنا بشر بعد الآن |
Sırtımıza ve bacaklarımıza ağrı saplanmıştı. | Open Subtitles | لدرجة أن ذلك شكل ألما قاتلا على ظهورنا و سيقاننا |
Onu biraz pataklayarak Sırtımıza hedef tahtasını koymuş oldun. | Open Subtitles | أجل، حسنًا، دفعتُه في كُلّ إتّجاه وضعت هدف على ظهورنا |
Bu o lanet şeyleri sırtımızda taşımak anlamına gelse bile! | Open Subtitles | حتى لو كان ذلك يعني ان نحمل الاشياء اللعينه على ظهورنا |
200)\blur1}Sırtımızda özgürlüğün kanatları | Open Subtitles | 200)\blur1}نحمل أجنحة الحُريّة على ظهورنا |
Onları sırtımızda taşımayacağız. | Open Subtitles | أننا لا نحملها على ظهورنا. |
sırtımızda taşımayacağız onları. | Open Subtitles | لن نقوم بحملهم على ظهورنا |
Dışarıdaki bazı çatlaklar bizim savaş suçlusu olduğumuzu düşünüp Sırtımıza bir hedef tahtası koyuyorlar. | Open Subtitles | يُمكن ذلك. إنّ هُناك مجانين يعتقدون أننا مُجرمي حربٍ وقد وسموا علامة هدفٍ على ظهورنا. |
Sırtımıza nişan alacaksan, olmaz! | Open Subtitles | ليس في حالة إذا كان مُصوب على ظهورنا مُحال أن يحدث ذلك |
"Sırtımıza otla doldurulmuş çantayı takarız." | Open Subtitles | سوف نحمل على ظهورنا حزم القش الوثيرة |
Bu yüzden logosu Sırtımıza mühürlenmiş durumda. "Damızlık!" "Ölümlük asker!" | Open Subtitles | لهذا شعاره موسوم على ظهورنا "جاريات للإنجاب"، "علف للماشية" |