Bence sen burada kalmalısın Dr. Jameson için, çünkü hala biraz titriyor gibi. | Open Subtitles | لأنني اعتقد بأنه يجب عليك البقاء هنا لأن د.جيمسون ما زالت متوترة قليلاً |
Çok fazla baskı altında olduğunu biliyorum ama güçlü kalmalısın, tamam mı? | Open Subtitles | أنظري، أعلم بأنك تحت الكثير من الضغوطات لكن عليك البقاء متماسكة، حسناً؟ |
Bir süre bu karavanda kalman gerekiyor. | Open Subtitles | عليك البقاء هنا في هذه العربة لفترة أطول قليلا. |
Sen de geçtiğimiz altı ay benimle kalmak zorunda değildin. | Open Subtitles | وأنت لم يكن عليك البقاء بجواري في الأشهر الستة الماضية |
Dayak yemiş bir punk kız gibi kaçmak yerine kalmalıydın. | Open Subtitles | كان عليك البقاء بدلاً من الرحيل كعاهرة صغيرة متحكم بها. |
- Hadi, sandalyeye ihtiyacım var. - Hayır, bence burada kalmalısın. | Open Subtitles | هيا , أحتاج إلى الكرسي لا أعتقد أنه عليك البقاء هنا |
Bence bu gece burada kalmalısın Melanie. | Open Subtitles | اعتقد ان عليك البقاء هنا الليله مس ميلانى |
Beni uyutmadın. Bugün evde kalmalısın. | Open Subtitles | أبقيتنى مستيقظة يجب عليك البقاء في المنزل اليوم |
Sen kalmalısın. Bu evde kimsenin sırrı yoktur. | Open Subtitles | انتي يجب عليك البقاء هنا نحن لا نخفي اسراراً في هذا البيت |
İçlerinde olacaksin diye her gece orada kalman gerekiyor diye bir kural yok. | Open Subtitles | لا قاعدة تقول أنّ عليك البقاء هناك كلّ ليلة لتكوني متورّطة |
Tüm yeteneklerini keşfedene kadar burada kalman gerekiyor. | Open Subtitles | إلى أن نتمكن من إنهاء التقييم الكامل لقواك عليك البقاء بهذه المنشأة لأجل حمايتك |
Çok riskli olduğunu düşünüyorsan kalmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إن كان الأمر مليئاً بالمجازفة ليس عليك البقاء |
Göz önünde kalmalıydın ama sen şöhret istedin. | Open Subtitles | كان عليك البقاء بعيداً عن الأضواء ولكنك أردت الشهرة |
- Özet geç. - Eğer ortağını kurtarmak istiyorsan, ondan uzak dur. | Open Subtitles | اذا كنت تريد أنقاذ صديقك عليك البقاء بعيدا عنه. |
Oh, o halde biraz daha kalıp bu hikayeyi bana anlatmalısın. | Open Subtitles | أوه، حسنا يجب عليك البقاء لوقت متأخر وتقول لي عن ذلك |
Steve, bak bana inanmadığını biliyorum ama Abby'den uzak durmalısın tamam mı? | Open Subtitles | ستيف, أسمعني أنا أعلم أنك لا تصدقني, و لكن عليك البقاء بعيدا عن آبي, حسنا؟ |
Bütün seyahat boyunca vagonunda kalacaksın. | Open Subtitles | يجب عليك البقاء داخل مقصورتك لبقية الرحلة. |
Bunu yasaklıyorum. Büyükbaban yasaklıyor. Evde kalman lazım. | Open Subtitles | لست موافقة، وجدك ليس موافق عليك البقاء بالمنزل، والدك لم يكن سيوافق |
Bence ailenle beraber kalman gerek. | Open Subtitles | أعتقد أن عليك البقاء مع عائلتك |
Burada bekle. YOU eski sayaçlarını DEVAM. | Open Subtitles | عليك البقاء مع السجناء القدامى إنّهم يعرفون كيفية البقاء على قيد الحياة |
Seni burada göremiyorum. Sanırım hapiste kalman gerekecek. | Open Subtitles | نعم, انا لا اراك هناك اذن عليك البقاء بالسجن |
Onu kurtarmak için kalbini verirsen burada kalman gerektiğini biliyorlar. | Open Subtitles | يعرفون أنّك إذا منحتَ قلبك لإنقاذها سيتحتّم عليك البقاء هنا |
Burada kalmana gerek yok, bizimle birlikte gelebilirsin. | Open Subtitles | لا يجب عليك البقاء هنا يمكنك أن تأتي معنا |
Rahat istiyorsan, Şikago'da kalman gerekiyordu. | Open Subtitles | إن كنت تنشد الراحة كان عليك البقاء في شيكاغو |