Ayrıca küçük hikayeni dinlemiyorum yani gerçekten kendi kendine konuşmayı bırakmalısın. | Open Subtitles | و لست مصغيـا لقصتـك لذا عليك التوقف عن التحدث مع نفسك |
Sabahları erken kalkamıyorsan eve bu kadar geç gelmeyi bırakmalısın ve... | Open Subtitles | عليك التوقف بالقدوم الى المنزل متأخر ,اذ لم تستطع النهوض بالصباح. |
Bir tek sen boktan bir çocukluk geçirmişsin gibi davranmayı bırak artık. | Open Subtitles | عليك التوقف عن التصرف كأنكِ الشخص الوحيد الذي كانت لديه طفولة سيئة. |
belki de hayatımda davetsiz olmadığın bölgelere girmeye çalışmaya bir son vermelisin! | Open Subtitles | ربما يجب عليك التوقف بالبحث حول حياتي ، بدون أن يطُلب منك |
Çünkü bu paranoyak tantrumlarla ikimizi de incitmekten vazgeçmelisin. | Open Subtitles | لانه عليك التوقف عن الاساءة لنا نحن الاثنين بتلك النوبات الغاضبة المذعور. |
Bazen durup pilleri şarj etmen gerekir, Tim, eski heyecanları yakala. | Open Subtitles | حسناً,أحياناً عليك التوقف و إعاده شحن طاقتك,تيم. لتٌعيد تدفق السوائل القديمه. |
Bir polis sana dur dediğinde durmalısın. | Open Subtitles | لكن عندما تقوم الشرطة بطلب التوقف منك يجب عليك التوقف |
Ama durman gerek. | Open Subtitles | لكن عليك التوقف. |
Sikinin ağzımda olması hoşuna gidiyor o yüzden bana küçük bir çocukmuşum gibi davranmayı bırakman gerek gerçekten! | Open Subtitles | وانت تحب عندما يكون قضيبك في فمي لذا حقا يجب عليك التوقف عن معاملتي كطفلة |
- İnsanlar ne düşünür diye endişelenmeyi bırakmalısın. - Biliyorum. | Open Subtitles | عليك التوقف عن الاهتمام بآراء الآخرين.انا اعلم |
Çizgi film yapmak istiyorsan, peynir işini bırakmalısın. | Open Subtitles | اذا أردت أن تصبح رساماً حقيقياً , يجب عليك التوقف عن العمل في الجبنة. |
Bir şeyin bulunmasını istiyorsan aramayı bırakmalısın, der. | Open Subtitles | يقول بأنه إن كنت تريد العثور على شيء ما فإن عليك التوقف عن البحث |
Bence bebek gibi davranmayı bırakmalısın. Devam et. | Open Subtitles | اعتقد انه يجب عليك التوقف عن التصرف كطفل |
Bence artık huysuzluk yapmayı bırak çünkü bu her neyse hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أقتق أنه عليك التوقف عن العبس لأني لا أحب أي مما تفعله |
Arabayı durdur ve bırak ineyim. Sakin ol, tamam mı? | Open Subtitles | ــ اعتقد أنه يتوجب عليك التوقف ــ اِهدأ اِهدأ هلا فعلت؟ |
Yeter artık bırak içmeyi. Kafein komasına gireceksin. | Open Subtitles | عليك التوقف عمّا تفعله أنت تتقافز بسبب الكافيين |
Şu tokat işine bir son vermelisin tamam mı? | Open Subtitles | اسمع , عليك التوقف عن ضربي بكفك , اتفقنا ؟ |
Tanrı aşkına be kadın, bu saçmalığa bir son vermelisin. | Open Subtitles | يالهي ياايتها المرأه يجب عليك التوقف عن هذه الحماقه |
Bu sidik yarışına bir an önce son vermelisin yoksa daha çok insan ölecek. | Open Subtitles | عليك التوقف عن الاستفزاز قبل أن يُقتل أناس آخرون. |
Burayı, lanetlenmiş bir yer olarak görmekten, vazgeçmelisin. | Open Subtitles | عليك التوقف عن النظر إلى هذا المكان كلعنة |
Belki de bilhassa yapıyor. Belki de artık onu arzulamaktan vazgeçmelisin. | Open Subtitles | ربما أنه بسبب هذا فعلها يجب عليك التوقف برغبتك به في مرحلة ما |
Bu yüzden bana söylediğin şeyi sana tekrarlıyorum durup yeteneklerine odaklanmalısın. | Open Subtitles | لذلك سوف أخبرك ما الذي أخبرتني، وهو أنه عليك التوقف والتركيز على موهبتك. |
ABD Donanması'nın yarısı burada. vazgeçmelisin. - durmalısın. | Open Subtitles | بينما القوات البحرية هنا, يجب ان تستسلم، عليك التوقف عن كل هذا الأمر. |
- Asla kaybetmem. - Freddie durman gerek. | Open Subtitles | لا أخسر أبداً - (عليك التوقف يا (فريدي - |
Beyninle bu kadar çok takılmayı bırakman gerek. İyi bir etki yaratmıyor. | Open Subtitles | عليك التوقف عن التسكع مع عقلك كثيرًا ليس هذا بالتأثير المحمود |