Hüküm aldığım zaman, en az dört yıl hapis yatacağımı biliyordum. | Open Subtitles | حسناً، عِندما حُكِمَ علي علِمتُ أنهُ يجبُ أن أُمضي أربَع سنوات من حُكمي على الأقَّل |
Ama orada zaten uzun süre kalamayacağımı biliyordum. | Open Subtitles | و أظنُ أني في صميمي علِمتُ أني لَم أكُن لأستمرَ هُناك على أي حال |
Derinlerde, gecenin sessizliğinde doğruyu söylemediğimi biliyordum. | Open Subtitles | لكن عميقاً بداخلي، في هدوء الليل علِمتُ أنني لم أكن أقولها |
Senden önce çıktığım her erkekle bir sonumuz olmayacağını biliyordum. | Open Subtitles | حسنٌ، كل رجل آخر واعدته علِمتُ أن الأمر سينتهي لذلك لم أكن أريد الإلتزام بشيء ما لم يكن |
Geri zekâlı meslektaşlarımla birlikte gülüp geçerdim ama masadaki kadının, sevgilim olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | كنتُ أضحك مع زملائي الأغبياء، لكنّي علِمتُ أنَّ الإمرأة التي على الطاولة لم تكن حبيبتي |
Mantıken, mantıksal olarak masadaki o kadının annem olamayacağını biliyordum. | Open Subtitles | علِمتُ أنَّ بالعقل والمنطق الإمرأة التي على الطاولة لم تكن أمّي |
Avukatın sıkı bir savunma yapacağını biliyordum bu yüzden oraya gittim. | Open Subtitles | علِمتُ أن المحامية ستقوم بالمماطلة لذلك دهبت من هناك |
Seni o lokantaya ilk götürdüğümde... muazzam bir şeyin kaderinde olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | أتعلمين، في المرّة الأولى التي أخذتكِ بها إلى ذلك المطعم علِمتُ أنّه مُقدّرٌ لكِ لأمرٍ عظيم، |
Ayrıca tüm bu zaman boyunca başka birisinin benim için çıkan tüm manşetleri takip ettiğini biliyordum. | Open Subtitles | و علِمتُ أيضاً طيلة مشواري بأن هناك شخص آخر يواصل متابعتي دوماً عبر عناوين الصحف |
Yalnızca giysi ve silahlardan büyük ihtimalle 18. yüzyıl olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | ، بُناءً على الملايس و الأسلحة وحدها علِمتُ بأنّي على الارجح في القرن الثامن عشر |
Öğrenmek istediğini biliyordum. | Open Subtitles | لقد سألتُ الطبيبة. علِمتُ أنّك تُريد أن تعرف. |
Bu çocuğun ülkesini kurtarmak zorunda olduğumu biliyordum. | Open Subtitles | علِمتُ حينها بأنهُ يجب عليّ إنقاذ بلد هذا الفتى. |
Diğerlerinden daha farklı bir çocuk olduğumu biliyordum. | Open Subtitles | علِمتُ أنني مختلف عن باقي الأطفال |
Düzeltemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | لقد علِمتُ بأنكَ لن تصحح الأمر. |
Bir şeyler için geri geleceklerini biliyordum. | Open Subtitles | .علِمتُ بأنهم سيعودون للبحثِ لشيء آخر |
Kasabaya geri dönmeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | علِمتُ أنكَ لن تعودَ للعيشِ في البلدة |
Bana karşı zaafın olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لطالما علِمتُ أنّك تملك نقطة ضعفٍ نحوي. |
Seni çalıştırmakla hata yaptığımı biliyordum. | Open Subtitles | علِمتُ أن توظيفك لهذا كان خطأً |
- Bunun arkasında o hainin olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | - علِمتُ أن ذلكَ اللقيط اللعين وراء هذا |
biliyordum. | Open Subtitles | لقد علِمتُ ذلك. |