Tanıştığımız zaman dağılmış durumdaydım, Nate. | Open Subtitles | إسمع، كنتُ مُحطماً عندما إلتقينا يا (نيت). |
Tanıştığımız zaman Shaw beni vurmuştu. | Open Subtitles | لقد أردتني (شو) عندما إلتقينا أوّل مرّة. |
Lâkin tanıştığımız gün tam tersini söylemiştiniz. | Open Subtitles | ولكنك أخبرتني العكس عندما إلتقينا للمرة الأولى. |
Makinelerde ustasınız. Lâkin tanıştığımız gün tam tersini söylemiştiniz. | Open Subtitles | ولكنك أخبرتني العكس عندما إلتقينا للمرة الأولى. |
Seninle tanıştığımızda bu yolculuklarımdan söz etmek istedim, ama bir süredir başıma gelmediğinden, bunun tekrar olmayacağını... ve kalacağımı düşündüm. | Open Subtitles | كنت أريد أن أخبرك عن سفري عندما إلتقينا لكنه لم يحدث لفترة وأنا ظننت ربما أنه لن يحدث ثانية |
Seninle tanıştığımızda karşılaştığımız iki polis, ölü bulunmuş. | Open Subtitles | -شرطيان ممن كانوا معنا عندما إلتقينا لأول مره لقيا حتفهما |
Tamam, tanıştığımızda bana katlanamıyorsan şunu söyle, | Open Subtitles | حسناً. إذا لمْ تقدري على تحمّلني عندما إلتقينا للمرّة الأولى، فأخبريني بهذا. |
Seninle ilk tanıştığımızda sana ne anlamı olduğunu sordum. | Open Subtitles | . عندما إلتقينا أول مرة سألتك ماذا عمل إزينهوك لك؟ |
Seninle tanıştığımızda kim olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرفك عندما إلتقينا |
Aslında ilk tanıştığımızda bana ilham kaynağı olmuştun. | Open Subtitles | في الواقع عندما إلتقينا أول مرة ألهمتني |
İlk tanıştığımızda, sana karşı bir yakınlık hissettiğimi söylemiştim. | Open Subtitles | عندما إلتقينا , قلت أني شعرت برباط غريب بك |
İlk tanıştığımızda sana Afrika haritasının sözünü vermiştim. | Open Subtitles | عندما إلتقينا أول مرة،وعدتك بخارطة إفريقيا |