Her zaman işler kötüye gittiğinde konuyu değiştirmenin en iyi fikir olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | لطالما إعتقدت بأنه عندما تسوء الأمور أفضل حل هو تغيير الموضوع |
İşler kötüye gittiğinde, biraz dağıtmak gerekir. | Open Subtitles | عندما تسوء الأمور, فتذهب للتسكع في الحانات |
Ama işler sarpa sararsa anlamanı sağlayabilir miyim? | Open Subtitles | لكن عندما تسوء الامور هل يمكنني جعلك تفهم |
İşler ters gittiğinde, yalnız olmadığımı ümit etmek istemiyorum. | Open Subtitles | عندما تسوء الأمور لا أريدُ أن آمل أنني لستُ وحيدة |
İşler boka sardığında benimle irtibata geçmen gerektiğini biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعرفين ان عليك دائماً ان تتصلي بي عندما تسوء الامور |
Harika. İşler kötüye giderse, herkese canınız cehenneme derim. | Open Subtitles | عندما تسوء الأمور سأخبر الجميع أن يلعنوا أنفسهم |
İşler kötü gittiğinde, sorumluluğu başka şeylere atmak, başlıca "tibbi kendini kurtarma" yöntemlerinden biridir.. | Open Subtitles | عندما تسوء الامور , يكون القاء اللوم على الاخرين هو ادوات النجاة |
İşler yolunda gitmediğinde - ki elbet bazen işler yolunda gitmez - yeniden yola sokmak için iki araç kullanırız. | TED | عندما تسوء الأمور، وهو ما يحدث فعلاً، نلجأ إلى أداتين لمعالجة الأمر. |
İşler kötüye gittiğinde bana destek olacağını biliyordum. | Open Subtitles | عندما تسوء الأمور أعلم بأنك ستحصل على دعمي |
Bu ilişki kötüye gittiğinde herkes arada kalacak. | Open Subtitles | ... و عندما تسوء الأمور الجميع سيتضرر من هذا |
İşler kötüye gittiğinde hemen harekete geçmek lazım. | Open Subtitles | عليك التصرّف بسرعة عندما تسوء الأمور |
Durum kötüye gittiğinde Buffy seni seçmeyecek. | Open Subtitles | لماذا أنتَ عندما تسوء الأمور , (بافي) لن تختارك |
Mark, işler kötüye gittiğinde bir kaçış planım olduğunu bilir. | Open Subtitles | مارك) يعلم أنه عندما تسوء الأمور) أحب دائماً أن أحضر خطة للهروب |
İşler sarpa sararsa anlamanı sağlayabilir miyim? | Open Subtitles | عندما تسوء الامور هل يمكنني جعلك تفهم |
Norma Joan sarpa sararsa, cidden sarpa sarar. Benim kuzenim Pat ile Norma Jean sarpa sarmıştı. | Open Subtitles | عندما تسوء احوال (نورمان جين)، فانها تسوء حقاً لقد ساءت على قريبتي |
# İşler ters gittiğinde şarkı söyle, üzülme # | Open Subtitles | غني اغنية عندما تسوء الامور لا تشعر بالاستياء |
İşler ters gittiğinde ve hiç umut kalmadığında çözüm Michel Sardou'dur. | Open Subtitles | عندما تسوء الأمور , و ليس هناك امل ميشال ساردو هو الحل |
İşler boka sardığında o yedek paraya ihtiyaç olacak. | Open Subtitles | أحتاج إلى تلك العُملة الإحتياطية عندما تسوء الأمور |
İşler kötüye giderse bununla baş edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني تولّي الأمور عندما تسوء |
Olayı mükemmelleştiren şey, işler kötü gittiğinde de orada olmak istemendir. | Open Subtitles | مايجعلها مثاليّة هو رغبتك في البقاء عندما تسوء الأمور فعلاً |
İşler kötü gittiğinde, o güven, ölümle yaşam arasında ki farkı belirler. | Open Subtitles | تتعلم ان تثق بهم عندما تسوء الاشياء هذه الثقه تختلف بين الحياة والموت |
Romanlarda olduğu gibi... efendiler ve hizmetkarlar bilinçsizce uygun adım dans ederken... işler yolunda gitmediğinde... travmalar çakışıyor. | Open Subtitles | على غرار الحكايات أسياد و خدم يرقصون بلا وعى فى تناغم لذلك عندما تسوء الأمور ـ |
Ve aynı zamanda, işler yolunda gitmediğinde dışarıdakini düzeltmek için çok uğraşırız; ama dış dünya üzerindeki kontrolümüz kısıtlı, geçici ve çoğu zaman, aldatıcıdır. | TED | وأيضاً , عندما تسوء الأمور نحاول إصلاح الأمر من الخارج , لكن تحْكمنا فى العالم الخارجى محدود , مؤقت , وفى الغالب خادع . |