Shooter'la konuşurken, Tom Greenleaf yanımızdan geçti. | Open Subtitles | لقد مر علينا توم جرينليف عندما كنت أتحدث مع شوتر |
Geçen gün senin Carl Bubble'da nasıl yaşadığın hakkında konuşurken tam olarak anlatmak istediğim buydu ve dünyanın geri kalan kısmı ise.. | Open Subtitles | هذا بالتحديد ما قصدته ذلك اليوم عندما كنت أتحدث عن كونك تحيا في فقاعة كارل الصغيرة وبقية العالم مجرد.. ـ |
Maçta kendi hakkımda konuşurken ben genelde özelimden bahsetmem. | Open Subtitles | وقت اللعبة عندما كنت أتحدث عن نفسي أنا لا أبلي حسنا |
Ben onunla konuşurken evimin etrafında siyah araba içinde bir adam gördüm. | Open Subtitles | عندما كنت أتحدث إليه, رأيت رجلاً في سيارة سوداء مقابل بيتي |
Şu bebeklerin anne sütünü kokladıklarında yaptıkları hareketi yaptı ve onunla konuşurken sesimi duyabiliyordu. | Open Subtitles | أتعرفين، لقد فعل ذلك الشيء الذي يفعلونه الأطفال حيث يستطيعون شَم حليب والدتهم ويستطيع سماع صوتي عندما كنت أتحدث معه |
Onunla konuşurken fark ettim ki Weather Dağı'ndan beri ilk defa Maya'yı düşünmüyordum. | Open Subtitles | عندما كنت أتحدث إليها، أدركت للمرة الأولى منذ جبل الطقس، لم أكن أفكر حول مايا. |
Hayır, ben telefonla konuşurken mülayim davrandığın için teşekkür ederim çünkü bir keresinde, telefonda konuşurken çok sinirlenen bir adamla çıkmıştım ve o da telefonu elimden aldı ve balık tankına attı. | Open Subtitles | لأنه في مرة كنت في موعد مع رجل و غضب كثيرا عندما كنت أتحدث بالهاتف لدرجة أنه أخده من يدي و رماه في حوض السمك أنا لن أفعل ذلك أبدا |
Hayır, ben telefonla konuşurken mülayim davrandığın için teşekkür ederim çünkü bir keresinde, telefonda konuşurken çok sinirlenen bir adamla çıkmıştım ve o da telefonu elimden aldı ve balık tankına attı. | Open Subtitles | لا، حقاً، أنا اقدر لك أنك كنت هادئا حول مكالمة الهاتف لأنه في مرة كنت في موعد مع رجل و غضب كثيرا عندما كنت أتحدث بالهاتف لدرجة أنه أخده من يدي و رماه في حوض السمك |
O, çekici ve ben konuşurken beni dinliyor. | Open Subtitles | لقد كان رائعا ، وانه... وفى الواقع كان يستمع لى عندما كنت أتحدث أوه. |
Diyorum ki soyunma odasının dışında Emily ile konuşurken tam olarak "yılan" kelimesini kullandım. | Open Subtitles | "أنا أخبرك بأنني إستعملت كلمة "ثعبان عندما كنت أتحدث مع إيميلي خارج غرفة تبديل الملابس |
Ayrıca ablamla konuşurken duyduğum en süper şeyse... | Open Subtitles | وأروع شيء على الإطلاق، أيضا... عندما كنت أتحدث مع أختي... |
Benimle konuşurken her an birini öldürecek gibiydi. | Open Subtitles | عندما كنت أتحدث معها, كانت مستعدة للقتل |
Daha önce Jessica ile konuşurken senin 18 yaşında Pittsburgh Bale'de stajyer olduğundan bahsetti. | Open Subtitles | عندما كنت أتحدث مع "جيسيكا" في وقت سابق ذكرت أنك تدربت في مدرسة بطسبرغ باليه بعمر 18، إذا |
Ben insanlarla konuşurken suratını halini görmüyorsun. | Open Subtitles | لم ترى وجهك كيف أصبح عندما كنت أتحدث مع الناس ! |
Ben insanlarla konuşurken suratını asman gerekmiyor. | Open Subtitles | لم ترى وجهك كيف أصبح عندما كنت أتحدث مع الناس ! |
Daha önce Brandon'ın kız arkadaşı hakkında konuşurken seksin seni öldüreceğini söylediğimde. | Open Subtitles | لا، من قبل عندما كنت أتحدث عن تفكير حبيبة (براندون) بأن الجنس قد يقتل |
Ben konuşurken, beni dinlemiyordunuz. | Open Subtitles | عندما كنت أتحدث لم تكن تستمع |
Tanrım. Bugün Funk ile konuşurken çok açık verdim. | Open Subtitles | لقد كان الأمر واضحاً جداً عندما كنت أتحدث لـ (فنك) اليوم |
Onunla konuşurken fark ettim ki Weather Dağı'ndan beri ilk defa Maya'yı düşünmüyordum. | Open Subtitles | عندما كنت أتحدث إليها، أدركت لأول مرة منذ (ماونت ويذر) لم أكن أفكر في (مايا) |
Onunla konuşurken fark ettim ki Weather Dağı'ndan beri ilk defa Maya'yı düşünmüyordum. | Open Subtitles | عندما كنت أتحدث إليها، أدركت لأول مرة منذ (ماونت ويذر) لم أكن أفكر في (مايا) |