-Evet. Tamam, ama kızgın olduğumuzda oyuncakları parçalamak doğru değil. | Open Subtitles | حسنا، ولكن ليس من الجيد تمزيق الألعاب عندما نكون غاضبون |
Ama sırf insanların sana kızgın olması ortadan kaybolmanı gerektirmez. | Open Subtitles | لكن ليس لأن الناس غاضبون منك يعني بأن عليك الاختفاء |
İnandıkları değerler doğrultusunda Viyetnam'a hizmet eden adamlar gerçekten kızgınlar. | Open Subtitles | الرجال الذين خدمو في فييتنام لغاية ظنّوا انها الصواب غاضبون |
Yaşındaki herkes sana karşı sinirli bu yüzden, dekanla mı arkadaş oluyorsun? | Open Subtitles | كل من في عمرك غاضبون منكِ لذا أصبحتِ تصاحبين العميدة ؟ |
"Bilmiyorum." Birkaç gün içinde, binlerce öfkeli Mısırlı orada bir araya geldi ve İçişleri Bakanına: "Yeter. | TED | ولكن في أيام قليلة انضم عشرات الآلاف للصفحة مصريون غاضبون انضموا للصفحة ليقولوا لوزارة الداخلية كفى |
İnandığı şeyler için Vietnam'da savaşan insanlar şu an kızgın. | Open Subtitles | الرجال الذين خدمو في فييتنام لغاية ظنّوا انها الصواب غاضبون |
Şimdi, Arkika'nın durumuna çok kızgın olan... ...çok sayıda Afrikalı var. | TED | الآن ، هناك الكثير من الأفارقة الغاضبين جدا غاضبون من الحالة التي آلت إليها إفريقيا. |
Tek bir fark var. Onlar sana kızgın. Ben değilim. | Open Subtitles | ولكن هناك أختلاف كبير أنهم كلهم غاضبون منك و لكنى لا |
kızgın mısınız? Sizi ne kadar özlediğimi bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم غاضبون منى ولكنكم لآ تعرفون كم أفتقدكم |
Adamlarım çok kızgın. Hep kızgındılar. Onlar Arap teröristler. | Open Subtitles | أن أناسى غاضبون جدا بالطبع فهم إرهابيون عرب |
Aslında, hokey takımı. Yani dişleri olmayan kızgın Kanadalı'lar. | Open Subtitles | في الحقيقة، هو فريق هوكي كنديون غاضبون بدون أسنان |
Dinle babalık, polisler harekete geçti artık. kızgınlar. | Open Subtitles | اسمع يا والدى, ان الشرطة تتحرك الآن, وهم غاضبون |
Genç kızları anlamak zor. Sana mı kızgınlar, yoksa hep mi kızgınlar belli olmuyor. | Open Subtitles | من الصعب فهم هؤلاء المراهقات هل هم غاضبون منكِ ام هم مجرد غاضبون |
Çoğunlukla zenciler yapıyor. Çoğu zaman kızgınlar. | Open Subtitles | يعنيه المغنون السود على الأغلب إنهم غاضبون معظم الوقت |
Bizim hep bildiğimiz şeyleri bu kasetler doğruluyor ve insanlar sinirli. | Open Subtitles | الناس غاضبون لكون أن هذه الأشرطة تؤكد ماعرفناه طوال الوقت. |
sinirli anlarında insanın ağzından istemedikleri şeyler çıkabilir. | Open Subtitles | انظر ,الكل يقول اشياء لا يقصدها عندما يكونوا غاضبون |
Kalabalığa bak, Gar. Hepsi öfkeli. | Open Subtitles | انه حشدٌ من الناس انظر اليهم, يبدو غاضبون |
Açıkçası lezbiyenlerin önüne gelenle yatar gibi gösterilmesine çok kızgınız. | Open Subtitles | بصراحة غاضبون من تصرف السحاقيات الذين يصورون كشياطين الجنس المنحل |
Tam puan alsan iyi edersin yönetim çok kızmış. | Open Subtitles | و يجب ان تنالى رضاهم فهم غاضبون جدا |
Çok öfkeliler, nasıl hissettiklerini söylemek zor. | Open Subtitles | إنهم غاضبون جداً من الصعب أن أعرف كيف يشعرون |
öfkeliyiz, çünkü hepimiz kimyasal ve genetik bakımdan zarar görüyoruz... ve bunun farkında bile değiliz. | Open Subtitles | نحن غاضبون لانهم يضرون بنا من ناحية كيميائية وجينية ونحن لا نعلم بذلك |
Ülkeye daha yeni gelmişim. Ne diye bu kadar sinirliler? | Open Subtitles | لقد وصلتُ لتوّي لهذه الدولة، لماذا هم غاضبون جداً ؟ |
Kardeşi öldü, ancak atletlerin cenazesine gitmedi, çünkü insanlar teröristlerle pazarlık etmedi diye ona kızgındı. | Open Subtitles | اختها ماتت و لكني اعتقد بانها لم تكن تريد الذهاب الى دورة الالعاب الاولمبية لانه هناك اناس غاضبون منها |
Tanrılar zaten bize kızdılar. Lütfen, durumu daha da kötüleştirme. | Open Subtitles | الصناع غاضبون منّا أصلاً رجاءً لا تزيد الطين بلة |
kızgınsın çünkü, şu doktor sana aşk mektupları göndermeye devam ediyor. | Open Subtitles | لقد كانوا غاضبون لان هذا الطبيب لم يتوقف عن ارسال الرسائل الاستفزازيه |
Bize gerçekten kızmışlar. | Open Subtitles | إنهم غاضبون منا حقا |
Hayır. "Roketle fırlatma" demene kızıyoruz. Ama başarın bizi heyecanlandırıyor. | Open Subtitles | لا، نحن غاضبون لاستمرارك بقول نجاحٍ صاروخيّ''، لكنّنا مسرورون لنجاحك''. |
Sonuçta hepiniz bana sinirlisiniz. Özellikle de siz. | Open Subtitles | يبدو أنكم جميعًا غاضبون مني وخاصة أنتِ. |