| Sana hâlâ yardım edebilirim. Bana kızgın olmana gerek yok. | Open Subtitles | لا يزال بوسعي مساعدتكَ ليس عليكَ أن تكون غاضبًا عليّ |
| Hapse girdiğimde, sert, kızgın, incinmiştim. | TED | عندما دخلت السجن، كنت مريرًا وكنت غاضبًا وكنت مجروحًا. |
| Böylece birinin bize kızgın mı olduğunu, arkadaş mı olmak istediğini anlayabiliriz. | TED | بهذه الطريقة ندرك فيما إذا كان أحدهم غاضبًا منا أو يريد أن يكون صديقًا لنا. |
| Şu an biraz sinirli olduğunu varsayıyorum ama bana güven, endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | أحزر أنّك ربّما تكون غاضبًا قليلًا الآن، لكن ثق بي، لا داعٍ للقلق. |
| kızgındım, üzgündüm ve tüm istediğim şey intikamdı. | TED | كنت غاضبًا وحانقًا، وكل ما أردته كان الإنتقام. |
| - Şimdi işler planladığın gibi gitmedi diye mi kızgınsın? | Open Subtitles | والآن أصبحت غاضبًا لأن الأمور لم تجري كما خططت؟ |
| Düğününüzdeki konuşmam yüzünden hala kızgın mı bana yoksa? | Open Subtitles | ألا زال غاضبًا من النخب الذي إقترحته يوم زفافكم؟ |
| kızgın olmamanın nedenlerini merak etmemek elde değil. | Open Subtitles | كيف لا يتساءلُ المرءُ عمّا إذا كنت غاضبًا ؟ |
| Senden beslenmesine izin verdin. Sana her zaman kızgın olacağım. - Ama bir "kavgada" değiliz. | Open Subtitles | شاطرتَها دمائكَ، ودومًا ما سأكون غاضبًا عليكَ، لكنّنا لسنا في صراع |
| ..bu konuda kızgın olduğuna | Open Subtitles | انه غاضبًا لما فعلنه به يرغب الشعب في أن يؤمن بخوارق الطبيعة |
| Bana çok kızgın o yüzden bu şartlar altında bunun gayet adil olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد كان غاضبًا منّي كثيرًا، لذلك أعتقد أنّ هذا عادل نظرًا للظروف الحادثة. |
| Hâlâ geçen gün yaptığımız tartışma için bana kızgın değilsin, di' mi? | Open Subtitles | لستَ غاضبًا بشأن مشاجرتنا تلك الليلة، صحيح؟ |
| Hâlâ o minicik kurt adam ısırığı yüzünden kızgın olduğunu söyleme bana. | Open Subtitles | أما زلت غاضبًا من عضّة المذؤوب السامة التي أمنيتك بها؟ |
| Onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Deliye benziyor. | Open Subtitles | لم أره من قبل غاضبًا هكذا، يبدو كالمجنون |
| Karşıma sinirli bir aşık çıkmayalı uzun zaman olmuş olabilir ancak hâlâ nasıl bir şey olduğunu unutmadım. | Open Subtitles | مرت فترة طويلة منذ أن احتضنت عشيقًا غاضبًا ولكني أتذكر المنظر جيدًا |
| Elliot'a hâlâ kızgındım, bu yüzden şunları söyledim: | Open Subtitles | أنا كنت لا أزال غاضبًا من اليوت لذا قلت هذا |
| Bana hala kızgınsın, değil mi? | Open Subtitles | لا زلت غاضبًا منّي، ألستَ كذلك؟ |
| Hatalar yaptığının farkında olduğunu söyledi. Bizden sana bu kadar da öfkeli olmaman gerektiğini iletmemizi istedi. | Open Subtitles | اعترف باقترافه أخطاء، وأخبرنا أن نطلب منك ألّا تكون غاضبًا جدًّا. |
| Yaklaşık bir buçuk yıl önce bir adamla çıkıyorlardı ve ayrıldıklarında adam sinirlendi. | Open Subtitles | منذ، لا أعرف، عام ونصف، كانت تواعد ذلك الرجل، انتهت علاقتهما وكان غاضبًا. |
| Evet, yani başta biraz kızdı ama şimdi kederin dördüncü evresinde. | Open Subtitles | أجل، كان غاضبًا في البداية، لكنّه الآن في مرحلة الحزن الرابعة. |
| Sanırım Melody için planlarını iptal etmene ama benim için etmemene kızdım. | Open Subtitles | أعتقد أنني كنت غاضبًا لأنك ألغيت خططك لميلودي ولم تلغها من أجلي |
| Yüce Tanrı Enlil kızgındı, çünkü tapınaklarından biri yok edilmişti. | Open Subtitles | (إنليل)، الإله الأكبر كان غاضبًا لأن أحد معابده قد تدمر |
| Evet, yeğeniyle olan alakana oldukça öfkeliydi. | Open Subtitles | صحيح، فقد كان غاضبًا جدًا حيال علاقتك مع إبنة أختِه |
| Ve sen çok kızmıştın, Bryan, çok kızgındın. | Open Subtitles | "وكنت غاضبًا , يا ""براين"" , غاضبًا جدًا" |
| Ben, seni sadece akşamdan kalmayken gördüğüm için kızıyorum. | Open Subtitles | ثم أصبح غاضبًا لأن الوقت الوحيد الذي يجب أن أراكِ بهِ حينما تعاني من الثمالة. |
| Beni hançerlediğin için hâlâ kızgınım. | Open Subtitles | ما زلت غاضبًا لأنّك طعنتني بالخنجر. |
| Çocukken bile fizik kurallarını görmezden geldiği için sinirlenmiştim. | TED | حتى كطفل، فقد كنت غاضبًا لمخالفته قوانين الفيزياء. |