Ben Grady... 10 yıldır ilk defa bir MIA memuru olay sırasında ölüyor. | Open Subtitles | بين غريدي أول ضابط من مركز مكافحة الجريمة المنظمة نفقده منذ عشر سنوات |
Grady'i çarşaf değişimi sırasında çamaşırhaneye getirmem yazıyordu, ben de yaptım. | Open Subtitles | يخبرني بأن أجلب غريدي الى المصبغة خلال تبديل البياضات لذا قد قمت بذلك |
Grady bölge savcısı ile anlaşmalar yapıyormuş. | Open Subtitles | غريدي كان يقوم بعقد صفقات مع المدعي العام أذن .. |
Bruce Grady'i Mayfield'in hücresinin yanına koydular. | Open Subtitles | وضعوا بروس غريدي في زنزانة مجاورة لمايفيلد. |
Gözetim altında olduğumu mu söylüyorsunuz, Bay Creedy? | Open Subtitles | -هل تقول أنني لم أشدد المراقبة يا سيد (غريدي) ؟ |
Ve bir süre sonra, Grady onu konuşturdu. | Open Subtitles | وبعد فترة من الوقت، أستدرجه غريدي الى الحديث عن الموضوع. |
Mahkemede yeterliydi ve sözün özü Grady'nin ifadesi Mayfield'in hakkından geldi. | Open Subtitles | هذا كان كافيا في المحكمة وخلاصة القول، شهادة غريدي تضع مايفيلد بعيدا |
Avukatım bundan hiç memnun değil ama size Grady'i anlatmalıyım. | Open Subtitles | مستشاري هنا غير سعيد .. و لكن علي أخباركم بشأن غريدي |
Wilbur'a Grady'i çamaşırhaneye getirmesini emreden bir uçurtma yolladın. | Open Subtitles | أرسلت طائرة ورقية الى ويلبور تأمره بأخذ غريدي الى المصبغة |
Grady'nin çöpündeki ilacın ne olduğunu bulabildin mi? | Open Subtitles | مرحبا .. هل توصلت الى معرفة ماذا كان الدواء الذي وجد في قمامة غريدي ؟ |
Tanık Grady'nin sarhoş olduğunu söyledi. | Open Subtitles | شهود العيان أشهدوا بأن غريدي كان نوعا ما هائما |
Bruce Grady nasıl buldu bunu o zaman? | Open Subtitles | أذن كيف حصل بروس غريدي على واحدة من هذه ؟ |
Bakın, Grady'nin soruşturduğunuz mahkum tarafından öldürüldüğünü düşünüyoruz. | Open Subtitles | أنظر .. نحن نعتقد بأن غريدي قد قتل من قبل نفس السجين الذي أنتم بصدد التحقيق عنه |
Yani Grady sadece mahkumları ihbar etmiyordu. | Open Subtitles | أذن غريدي لم يكن مجرد مخبرا على المجرمين |
Grady'nin cinayet saatindeki zehir raporu çıktı. | Open Subtitles | أذن حسب ما ورد فأن غريدي كان مخمورا في وقت مقتله، |
Mayfield Grady ile buluşacağı sırada uzak durmam için ödeme yaptı. | Open Subtitles | مايفيلد دفع لي لكي أبقى بعيدا بينما يتقابل مع غريدي |
Bence Grady'nin seni Federallere ihbar ettiğini öğrendin ve pis işi onun yapacağını umarak Mayfield'in Grady ile başbaşa kalmasına izin verdin. | Open Subtitles | أعتقد بأنك أكتشفت بأن غريدي كان يقوم بالوشاية بك الى المباحث الفدرالية لذا سمحت لمايفيلد بأن ينفرد قليلا به |
Ama çamaşırhaneye döndüğünde Grady hala hayattaydı ve onu öldürmek zorundaydın. | Open Subtitles | على أمل أن يقوم مايفيلد بالعمل القذر نيابة عنك عدا عندما عدت الى المصبغة غريدي كان لا يزال على قيد الحياة لذا قمت بقتله |
Grady'nin hücresindeki kayıt cihazından bir şey çıktı mı? | Open Subtitles | هل وجدت شيئا على جهاز التسجيل من زنزانة غريدي ؟ |
Ve Brenner Grady'i Mayfield'in yan hücresine koymakla sorumluydu. | Open Subtitles | و برينير يمكن أن يكون هو المسؤول عن وضع غريدي في زنزانة مجاورة لمايفيلد |
Örtülü bilgi. İlk kara çuvallılar, hepsi Creedy'nin kontrolündeymiş. | Open Subtitles | إنهم ثلاثة رجال يعملون بشكل متخفي في البرج و هم كانوا يعملون لدى (غريدي) |