"فأصبح" - Traduction Arabe en Turc

    • ve
        
    • oldu
        
    Bizim zamanımızda, dijitalleşme var. Bilginin fiziksel kütlesini soyup çıkarıyor, bu yüzden şimdi bilgiyi kopyalamanın ve paylaşmanın maliyeti neredeyse sıfıra yakın. TED لدينا في أيامنا هذه الثورة الرقمية التى جردت كل شئ من الغموض .. فأصبح الحصول على المعلومة لا يكاد يكلف شيئاً الآن.
    O zaman cevaplanması gereken şu soru bence oldukça önemlidir: İnsan beyninde kaç nöron var ve diğer hayvanlarla karşılaştırıldığında ne durumda? TED فأصبح السؤال الأهم بالنسبة لي لأجيب عليه هو: كم عدد الخلايا العصبية في دماغ الإنسان، و كيف يختلف ذلك عن الحيوانات الأخرى؟
    ve tabii ki, o günlerde antidepresan ilaçlar yoktu, ve bu terapi çok, çok popüler hale geldi. TED وبالطبع فى هذه الأيام لم يكن يوجد أدوية مضادة للاكتئاب، فأصبح شائعا جدا.
    Yani üretim, inovasyonun maliyeti, prototiplemenin, dağıtımın, imalatın, donanımın maliyeti, öylesine düşüyor ki, inovasyon uçlara götürülüyor, öğrenciler ve yeni kurulan şirketler bunları geliştirebiliyorlar. TED لذلك عملية التصنيع وتكلفة الابتكار، وتكلفة صنع النماذج والتوزيع وتصنيع والأجهزة أصبحت أرخص. وقد دفع لابتكار لأقصاه فأصبح الطلاب والشركات الناشئة قادرين على صنعها
    ve uzun yıllar sonra, bu aracı edindiniz ve Google Haritalar (Google Maps)'ınız oldu. TED و بعد بسنوات عديدة، تحصلون علي هذه الشاحنة، فأصبح لديكم خرائط جوجل.
    Bu gama ışını damlalarının nerede oluştuğunu daha emin bir şekilde belirledikçe jetlerin nasıl hızlandırıldığını daha iyi anlarız ve en sonunda da evrenimizde oluşan en büyüleyici nesnelerden bazılarının dinamik sürecini ortaya çıkarırız. TED وكما قمنا بكل ثقة بتوطين المكان الذي تتشكل فيه سوائل أشعة جاما، فأصبح من السهل أن نفهم كيف تتزايد الفوهات، ونكشف في نهاية المطاف العمليات الديناميكية لأكثر الأجسام التي تتشكل بشكل مذهل في كوننا.
    Böylece, onların oğlu olan büyükbabam, seyahat eden bir satıcı oldu ve ani yükseliş ve düşüşlerle yaşadı. TED لذلك، فأصبح جدي، ابنهما، بائعًا رحالا، وعاش فترتي الازدهار والكساد.
    ve insanlar bu ormanın savunucuları olsunlar. TED فأصبح الناس هم المدافعين عن تلك الغابة.
    Bir yandan, fakir insanlar tasarım yapılırken işe dahil edilmiyor ve kalitesiz yapılar yapılıyor. TED فأصبح من ناحية، لا يشارك الفقراء في تحديد التصميم، وهناك رداءة البنايات.
    Petersburg'a geldiği zamanlar onun için sadece kadınlar ve şarap varmış. Open Subtitles لكن بطرسبورغ أحدثت فيه تغييرا فأصبح يحب النساء
    Sadece kaldırırım gözlerimi ve işte bir kez daha 'dünya' benim. Open Subtitles علي فقط أن أرفع عيوني، فأصبح مرة أخرى أنا العالم
    Birden sinirlendi, umutsuzluğa düştü ve arabadan çıkıp yola atlamaya kalktı. Open Subtitles فأصبح غاضباً ويائساً جداً وحاول الخروج من السيارة ليقفز على الطريق السريع
    Bazen çıplak kızları arıyorum; ve sonra yorgun düşüyorum. Open Subtitles أحيانا أنا أنظر إلى فتيات عاريات فأصبح مرهقا
    Hoşuna gitti ve daha çok istedi. Ben de denedim. Tadı pizza gibiydi. Open Subtitles وقد أحبّها الرّجل، فأراد المزيد قمت بتحويلها، فأصبح مذاقها مثل البيزا
    Tanıdığım biri ölüyor, ve ben otomatik olarak... bir şüpheli mi oluyorum? Open Subtitles إذن، شخصٌ ما أعرفه ينتهي به الحال ميتًا، فأصبح أنا المشتبه به تلقائيًّا؟
    Bir keresinde kullandım ve her yerimi turuncuya dönüştürdü. Open Subtitles استخدمته ذات مرة فأصبح كل جسمي برتقالياً
    Sana 100 dolar veririm, böylece yarı ortak oluruz ve benim balkonuma götürürüz. Open Subtitles هل تريدون الشراء مني أم لا؟ ساعطيك 100 دولار فأصبح مالكا للنصف و تضعوها في شرفتي
    Çünkü onu birimden uzaklaştırdım ve ayrıca kinci pezevengin teki. Open Subtitles لأنني طردته من الوحدة , فأصبح وغدا انتقاميا
    Geçen yılki takımın birçok oyuncusu mezun oldu. Open Subtitles كثير من اللاعبين غادروا فريق المدرسة بسبب تخرجهم فأصبح الفريق ضعيف

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus