Arabadan inmek zorunda kaldım ve bir kilometre boyunca topuklu ayakkabıyla yürüdüm. | Open Subtitles | لذا فاضطررت للخروج من السيارة و السير بالكعب العالي لأكثر من ميل |
Külotlu çorabını keserek çıkarmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | فاضطررت ان اقطع جواربه التحتانيه النسائية منه ميلادا مجيد لكم جميعا؟ |
Dönme dolaba bindim. Midem bulandı ve oturmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | رفعت كؤوس الشاي ، ثم شعرت بالدوار فاضطررت للجلوس |
Geri götürmem lazım. Arabam olmadığı için feribotla gitmem gerekti. | Open Subtitles | كان يجب علي أن أوصلها ليس لدي سيارة ، فاضطررت أن أركب العبارة |
Yaprak üfleyici bozuldu, kaynanamı elimle kurutmam gerekti. | Open Subtitles | مجفف أوراق النباتات قد تعطّل,لذا فاضطررت أن أجفف يد والدة زوجي بنفسي |
Buzdolabı bozuldu bu yüzden de her şeyi yemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | البراد معطّل فاضطررت إلى تناول كل ما فيه |
Senin peşinden koştum ama sonra doktorlardan biri bana "Kaç!" deyince gitmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | وعدوتُ خلفك وبعد ذلك أفزعني أحد الأطباء لإبعادي فاضطررت أن أبتعد |
Mermileri nereye sakladığını bulamadım, o yüzden gidip satın almak zorunda kaldım. | Open Subtitles | أعرف أنك تحتفظ بالرصاصات مخبأة فاضطررت أن أشتري |
Biraz saldırganlaştı. Şok tabancası kullanmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وحاول المقاومة ، فاضطررت لإستخدام الصاعق |
Evet, ama ilk önce genelde şuraya gider ve sarışın garsonun elbisesini indirirsin. Çığlık attı, tokatlamak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وسحب النادلة الشقراء من شعرها انها تصرخ فاضطررت لضربها |
Hareketlerin öylesine tahmin edilebilir ki ağabeyinle anlaşma yapmak zorunda kaldım. Kendisini de hiç sevmem. | Open Subtitles | أنّ تصرّفاتك متوقّعة جدًّا، فاضطررت للتحالف مع أخيك الذي لا أطيقه |
"Ellerini sağ sola sallıyordu -- Eğilmek zorunda kaldım çünkü elleri bana çarpıyordu." | TED | "لوّحوا بأيديهم في كل ناحية فاضطررت إلى أن أتفادها، لأنها كادت أن تصطدم بي". |
Arabam bozuldu. Çektirmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | تعطلت سيارتي فاضطررت إلى قطرها. |
Yani işler biraz kızıştı ve ben de bir uçuş yasasını devreye sokmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | الوضع تفاقم... فاضطررت لتطبيق قانون السماء |
Gerçekten genç yaşta evin erkeği olmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | فاضطررت ان اصبح رجل المنزل في سن مبكره |
- Oturmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | فاضطررت إلى الجلوس |
Çar'ın huzurunda sarayda dans ettiğimde göz yaşları yerleri yıkadı.Sonraki numaramı galoşla yapmam gerekti. | Open Subtitles | عندما رقصت في القصر الامبراطوري ... أمام القيصر بكي انهمرت الدموع علي الأرض ، فاضطررت لأداء الفقرة التالية بحذاء كاوتش |
Acıkmıştı, o yüzden gitmemiz gerekti. Floransa'yla ilgili bir şeyler söylemiştiniz. | Open Subtitles | كان يشعر بالجوع، فاضطررت ...للخروج لإطعامه، لقد تحدثت عن |
Peşinden adamlarımı göndermem gerekti. | Open Subtitles | فاضطررت لإرسال رجالي لملاحقته. |
Pesinden adamlarimi gondermem gerekti. | Open Subtitles | فاضطررت لإرسال رجالي لملاحقته. |
Ayrılmam gerekti. | Open Subtitles | فاضطررت للرحيل. |