Eğer bunu yapacaksak, bunun işe yaramasının tek yolu bir erkek gibi giyinmen. | Open Subtitles | إذا كنا سنفعلها فالطريقة الوحيدة لفعلها هي أن ترتدي ملابس تجعلكِ تشبهي الرجال |
Ama ne olursa olsun, bunu öğrenmenin tek yolu oturup konuşmak. | Open Subtitles | ولكن مهما يكن ، فالطريقة الوحيدة لمعرفة ذلك هي الجلوس والتحدث |
Yani bir panorama yaratmamın tek yolu, 250 ayrı görüntünün kolajını yapmaktı. | TED | لذلك فالطريقة الوحيدة لصنع صورة بانورامية كان تكوين قص ولصق الصور من 250 صورة منفصلة. |
Peki, eğer ben haklıysam, bizim eve gitmemize izin vermelerinin tek yolu gece yarısından önce o bebeği buraya getirmemiz. | Open Subtitles | حسناً، لكن إن كنت مُحقّة، فالطريقة الوحيدة ليتركونا نعود إلى المنزل هي بإحضارِنا الطفل هنا بمنتصف الليل |
Yani, biliyorsun ki, eğer bu olursa, bundan kurtulabilmenin tek yolu istifa etmen olacak. | Open Subtitles | أنت تعرف أننى اذا فعلت هذا فالطريقة الوحيدة للخروج من هذا المأزق أن تستقيل |
Eğer birileri çamura batmayı istiyorsa, onunla dövüşmenin tek yolu çamura senin de girmendir. | Open Subtitles | أنه اذا اراد أحد أن ينزل لمستوى متدنى فالطريقة الوحيدة لرد القتال هى النزول لمستواه |
Eğer birileri çamura batmayı istiyorsa, onunla dövüşmenin tek yolu çamura senin de girmendir. | Open Subtitles | أنه اذا اراد أحد أن ينزل لمستوى متدنى فالطريقة الوحيدة لرد القتال هى النزول لمستواه |
Onun kimliğini doğrulamanın tek yolu... | Open Subtitles | لذا فالطريقة الوحيدة لتأكيد هوية هذا الطفل هي |
Yani elle tekrar sayımın kabulünün tek yolu donanımın ya da yazılımın çökmesidir. | Open Subtitles | لذا فالطريقة الوحيدة لاجراء فرز يدوي هي اذا تعطلت الأجهزة والبرامج |
Ve bunun tek yolu senin kaybetmen miydi? | Open Subtitles | ولذلك فالطريقة الوحيدة أن تقومي بذلك هو ان تخسري؟ |
İçerdeyken dışarı çıkmanın tek yolu kanının akmasıdır. | Open Subtitles | وهذا هو الدم الداخل وبمجرد دخولك فالطريقة الوحيدة للخروج هي أن تموت، وهذا الدم الخارج |
Annemi saçımdan savmanın tek yolu ise, saçımı yapmaktı. | Open Subtitles | فالطريقة الوحيدة لإخراج أمي من شعري كانت بتسريحه |
Bir hastaligi tedavi etmenin tek yolu, o hastaligi anlamaktir. | Open Subtitles | فالطريقة الوحيدة لمعالجة مرضٍ هو فهم المرض. |
Bir hastalığı tedavi etmenin tek yolu, o hastalığı anlamaktır. | Open Subtitles | فالطريقة الوحيدة لمعالجة مرضٍ هو فهم المرض. |
Yani güvende olmanın tek yolu, bu adamların işini bitirmek. | Open Subtitles | لذا فالطريقة الوحيدة التي تكون بها بأمان إذا أطحت بهؤلاء الأشخاص |
Bilmemizin tek yolu taklitçiyi bulmak. | Open Subtitles | اذن فالطريقة الوحيدة لمعرفة ذلك هى بإيجاد المزور |
Eğer resmi soruşturma bir sonuca varamazsa, bunun bana dönmesinin tek yolu sizsiniz. | Open Subtitles | إذا لم لم تؤدي التحقيقات الرسمية لشيء فالطريقة الوحيدة ليؤدي الأمر لي هو من خلالك |
Herkes yaşamak istiyor... bunu yapmamızın tek yolu da, gemiyi karaya oturtmak. | Open Subtitles | كلكم تريدون النجاة بحيواتكم فالطريقة الوحيدة التي تححق ذلك هو أن نرسوا بها في الأرض |
2017 yılında kafatası içine ulaşmanın tek yolu bu deliklerden çeyrekler boyutunda bu delikleri açmaktı. | TED | لأنه وبالرجوع إلى عام 2017، فالطريقة الوحيدة المعروفة للدخول إلى داخل الجمجمة كانت بحفر فتحاتٍ داخلها مساويةً لحجم الأرباع. |
Bu mesajları kontrol etmenin tek yolu bir ağ kurmak ve eleştirel bir şeyler yazan herkesi örneğin CIA ajanı olarak suçlamak. | TED | إذاً فالطريقة الوحيدة للتحكم في هذه الرسالة في الواقع هو أن تلفّق حولها قصة وتتهم أي شخص كتب شيئاً حرجاً بكونه، على سبيل المثال، عميل لوكالة المخابرات الأمريكية. |