"فرصة كبيرة" - Traduction Arabe en Turc

    • büyük bir fırsat
        
    • büyük bir şans
        
    • şansı
        
    • ihtimali yüksek
        
    • büyük bir fırsatı
        
    • bir ihtimal
        
    • fazla şansımız
        
    • büyük olasılık
        
    • için büyük bir
        
    • için büyük fırsat
        
    Partinin büyük bir fırsat partisi olmasını diliyorsun, yaşlı huysuz bir parti değil. TED ترغب بشدة في ذلك لحزبكم لتكون فرصة كبيرة لكم . ليس للحزب الغاضب.
    Bu iki dönüşümün bir araya gelmesini daha çok düşündükçe bunun çok büyük bir fırsat olduğunu fark etmeye başladım. TED كلما فكرت مزيدًا، في التحولين القادمين، كلما اقتنعت أنها فرصة كبيرة.
    Şimdi iyi dinle. Bu senin için büyük bir şans; bir sürü ödül kazanabilirsin. Open Subtitles إنها فرصة كبيرة لك لتفوزي بالعديد من الجوائز
    Yani hala Benton'ın elinde ve hayatta olma şansı var. Open Subtitles لذا هناك فرصة كبيرة أنه لازال يبقيها على قيد الحياة
    Birinin şüpheli olma ya da şüpheliyle konuşmuş olma ihtimali yüksek. Open Subtitles هناك فرصة كبيرة ان يكون احدهم هو الجاني على الاقل سيكون احتك معه
    Brian, bunu söylemek bana düşmez biliyorum... ama bence büyük bir fırsatı kaçırıyorsun. Open Subtitles أعرف أنه ليس من حقى أن أقول ذلك ولكنى أظن أنك تضيع فرصة كبيرة
    Tuzak olsun ya da olmasın en küçük bir ihtimal bile olsa gideceğiz değil mi? Open Subtitles و لعلمك, سواء كان كميناً أم لا فقد حصلنا على فرصة كبيرة و علينا استغلالها, أليس كذلك ؟
    Onunla burada çok da fazla şansımız olmazdı. Open Subtitles لن يكون لدينـا فرصة كبيرة للمجـادلة بشأنهـا أمـامه
    Bu hafta bununla karşılaşırsak, ki karşılaşmamız büyük olasılık... ileri pas verecek, ya da kısa pasla köşeye kaçacağız. Open Subtitles إذا عبرنا من هذا الإسبوع ستكون لدينا فرصة كبيرة نحن سنلعب فى العمق القصير اعلى و اقل زاوية
    Bunun bizim için çok büyük bir fırsat olduğunu bilmeli. Open Subtitles كل ما أقوله، أن عليه أن يفهم أن هذه فرصة كبيرة لنا.
    Malum İngiliz gizli ajanını kaleme almak benim için büyük bir fırsat olacak. Open Subtitles الكتابة عن عميل بريطاني سرّي مُحدّد ستكون فرصة كبيرة جداً لي.
    Çünkü bu senin için büyük bir fırsat ve seni seviyorum ve benim bu dünyadaki en iyi arkadaşımsın. Open Subtitles لأنني اعلم أن هذه فرصة كبيرة لكِ وأنا أحبكِ وأنتِ صديقتي المفضلة..
    Bunun büyük bir fırsat olduğunu ve kovalamam gerektiğini söylüyor. Open Subtitles أنه يقول بأنها فرصة كبيرة ويجب علي أن أغتنمها وهذا ما سأفعله
    Şimdi iyi dinle. Bu senin için büyük bir şans; bir sürü ödül kazanabilirsin. Open Subtitles إنها فرصة كبيرة لك لتفوزي بالعديد من الجوائز
    büyük bir şans değil ama, tek başına yapmaktan ve hiç şansı olmamaktan daha iyi. Open Subtitles قد لا تكون فرصة كبيرة لكنها أفضل من الرقص منفرداً وعدم امتلاك فرصة ألبتة.
    Babamı tutuklayan oydu ve bana büyük bir şans verdi. Open Subtitles لقد قبض على أبي ثم كانت لديه فرصة معي فرصة كبيرة جداً. أعرف.
    Bu para veya zafer kazandırmayacak, kazanma şansı olmayan bir davaydı. Open Subtitles إنها من نوعية القضايا التي لا تجلب مالاً ولا مجداً، وليست هناك فرصة كبيرة للفوز.
    Ondan sonra da, hükümetimin takas yapma ihtimali yüksek. Open Subtitles وبعدها ستكون هنالك فرصة كبيرة لتقوم حكومتي بعمل مقايضة
    - büyük bir fırsatı geri çevirecekmiş gibi geliyor. Open Subtitles يبدو كشخص على وشك أن يعطي فرصة كبيرة
    Tamam, o zaman bundan sonra "düşük bir ihtimal" kesinlikle anlamına gelsin mi? Open Subtitles كبيرة وضئيلة هما عكس بعض حسنا، يمكننا ان نتفق جميعا من الآن وصاعدا فرصة كبيرة تعني بالتآكيد نغير المعتمد بيننا
    Triffid'lere karşı Torrence'e olduğundan daha fazla şansımız var. Open Subtitles لدينا فرصة كبيرة ضد الترايفد من فرصتنا ضد تورنس
    Bu hafta bununla karşılaşırsak, ki karşılaşmamız büyük olasılık... ileri pas verecek, ya da kısa pasla köşeye kaçacağız. Open Subtitles إذا عبرنا من هذا الإسبوع ستكون لدينا فرصة كبيرة نحن سنلعب فى العمق القصير اعلى و اقل زاوية
    Bu benim için büyük fırsat. Open Subtitles هذه فرصة كبيرة لي.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus