"فريدة من نوعها" - Traduction Arabe en Turc

    • eşsiz bir
        
    • kendine has
        
    • eşsizdir
        
    • Sıra dışı
        
    • çok özel bir
        
    • benzersiz bir
        
    • kendine özgü
        
    Bende kalan temel şey her birimizin bu dünyaya eşsiz bir değerle gelmesi inancıydı. TED كان ما بقي معي هو هذا الإعتقاد الراسخ بأن كل واحد فينا يأتي إلى هذا العالم بقيمة فريدة من نوعها.
    Bu tarihsel olarak, gerçekten eşsiz bir durumdur. TED وتُمثّل هذه الحالة، من الناحية التاريخية ، حالة فريدة من نوعها حقا.
    Okyanusun benzersiz güzelliği doğada eşsiz bir gizemdir. Open Subtitles الجمال لا مثيل لها من المحيط هو عجب فريدة من نوعها بين الطبيعة.
    Yeminli ifadelerde de belirtildiği üzere müvekkilim bir dâhidir ve yüksek zekâ zararlı olabilir ve siz kendine has zorluklar yaşayan bir çocuğun biz ona yeterlik duruşması yapamadan ifade vermesine izin verdiniz. Open Subtitles كما جاء في الإفادات، موكلي هو عبقري، و المخابرات عالية يمكن أن يكون حساب، وأنت سمحت قاصر مع تحديات فريدة من نوعها
    Yani her bir kum tanesi eşsizdir. TED ذلك أن كل حبة رمل فريدة من نوعها. و كل شاطئ يختلف عن الآخر
    Sıra dışı bir seminer olacağına şüphe yok. Open Subtitles ومن الواضح أن هذه ستكون حلقة دراسية فريدة من نوعها
    Çok özel. Bir tarlam var ve inanamayacağın kadar güzel terroir yetişiyor, deriz. TED فريدة من نوعها لقد حصلت على قطعة ارض تنتج العنب بشكل لا يمكن ان تصدقه
    Havadayken, sömürü tarihinin ilk dalgalarına kadar benzersiz bir yolculuk yaptım. TED من السماء، كانت لدي نافذة فريدة من نوعها في بداية موجات التاريخ الاستعماري.
    Kumarı sevenler için eşsiz bir mali hizmet sunuyorum. Open Subtitles أنا أقدم خدمة مالية فريدة من نوعها للرجال الذين يحبون المقامرة
    eşsiz bir gece yarattığımızı sanıyordum ama meğer birkaç kilometre ötede bir tane daha varmış. Open Subtitles فقط كنت أعتقد أننا أخترعنا ليلة فريدة من نوعها ثم تبين أن هناك واحدة آخرى على بعد بضع أميال
    Bu eşsiz bir kan vivaks denilen. Open Subtitles لأنه من سلالة فريدة من نوعها تسمى النشيطة
    Ray ile aramızda eşsiz bir iş ilişkisi var. Open Subtitles أنظر , انا وراي نتمتع بعلاقة عمل فريدة من نوعها
    Kendimi kovmak gibi eşsiz bir tecrübe yaşadım. Open Subtitles حسناً، كنت كذلك. لدي تجربة فريدة من نوعها و اضطريت بأن أخرج منها.
    Hipotezim katilin sapında eşsiz bir işaret bulunan bir bıçak kullanmış olması. Open Subtitles فرضيتي كانت أن القاتل إستخدم سكينًا يحوي على علامةٍ فريدة من نوعها على أعلاه
    Birkaç haftaya hepimiz için eşsiz bir yıldönümü olacak. Open Subtitles بعد بضعة أسابيع فقط، سوف تكون ذكرى فريدة من نوعها لنا جميعاً
    Ringdeki kendine has hareketleriyle tanınan güreşçi Sultan şimdi çok Sıra dışı bir şekilde şöhret kazanıyor. Open Subtitles سلطان، المصارع المعروف عن التحركات فريدة من نوعها في الحلقة... تكتسب شعبية الآن عن شيء الأكثر غرابة.
    - Gerçekten güzel bir gözlem ve kendine has düşünme şekli bu. Open Subtitles -إنها ملاحظة جيدة وفكرة فريدة من نوعها
    İşte bu yüzden her konektom eşsizdir, genetik olarak tıpatıp aynı olan ikizlerin konektomları bile. TED و لهذا فإن كل شبكة عصبية فريدة من نوعها حتى تلك لدى التوأم المتماثل جينياً.
    Sıra dışı bir seminer olacağına şüphe yok. Open Subtitles ومن الواضح أن هذه ستكون حلقة دراسية فريدة من نوعها
    O kutuda bir tablo vardı. Duvarıma astığım çok özel bir köpek tablosu. Open Subtitles لقد كان هناك لوحة مرسومة في ذلك الصندوق لوحة رسم كلب فريدة من نوعها.
    Bizim Amerikan dernekleri arasında benzersiz bir organizasyonumuz var. Open Subtitles لأن ما لدينا في اعتقادي هو منظمة فريدة من نوعها في الحياة الأمريكية الاجتماعية
    Şu anda tamamen kendine özgü mikroorganizma tamamıyla farklı bir şey, bizim asla tam olarak kavrayamayacağız bir şey. Open Subtitles والآن أصبح كائنات دقيقة فريدة من نوعها شئٌ غريب جدًا شئٌ لن نستطع إدراكه تمامًا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus