"فزع" - Traduction Arabe en Turc

    • panik
        
    • korktu
        
    • dehşet
        
    • korkmuş
        
    • çıldırdı
        
    • korkuyorum
        
    • panikledi
        
    • paniğe
        
    • kafayı
        
    • korkup
        
    • korktuğunu
        
    Arkadaşlarıma kalmaya gittiğimde kendimi açık etmeden kızlara beni öpmek istemeyeceklerini anlatmak için panik ataklar geçirirdim. TED في المبيت عند أصدقائي كانت تصيبني نوبات فزع محاولة إنهاء أي علاقة مع فتاة لم ترد تقبيلي من دون أن أكشف حقيقتي.
    Oraya gitmeliyim ve tamamen panik yapmalıyım. TED لهذا يجب أن أصل إلى هناك وأكون في حال فزع مطبق.
    Az kalsın öleceğini söylediğinde ağabeyin korktu mu? Open Subtitles هل فزع أخوك حين علم أنك أوشكت على الموت؟
    -Muhtemelen dehşet içinde kaçıyorlardır. Open Subtitles ذلك الرجل الفقير من المحتمل أنه يركض بيأس و فزع
    Korkak herif bizimle yüzleşmekten korkmuş olmalı. Open Subtitles الجبان لا بد أنه فزع من فكرت مواجهتنا معاً
    Ona Kıbrıs hesaplarından bahsedince çıldırdı çünkü tüm varlığını orada gizliyordu. Open Subtitles لقد فزع عندما ذكرت حسابات " قبرص " لأنه يخفيها هناك
    Ama şu anda politikacılarla ve devlet adamlarıyla o kadar çok vakit geçiriyorum ki onlarla yalnız kalmaktan çok korkuyorum. Open Subtitles لكنني الآن أقضي وقتاً طويلاً مع السياسيين ورجال الدولة وأنا أعيش في فزع دائم من أن أترك وحدي معهم.
    Orospu çocuğunun kırmızı gözünün tam üstüne doğru geldiğini görünce panikledi. Open Subtitles لقد شاهد العين الحمراء لإبن الوغد قادمة مباشرة إليه وقد فزع
    Her tarafta koşuşturan insanlar var. Tam bir panik havası hakim. Open Subtitles والناس تجرى فى كل اتجاة , هذه حالة فزع جماعية
    panik yaratmamak için gerçeği saklıyorlar. Open Subtitles انهم يحرّفون الحقيقة لتجنب حالة فزع كبيرة
    Binayı kapattırmalıyız. Bunu bir panik başlatmadan yapmalıyız. Open Subtitles نحتاج لإحتواء المبنى بدون أن نبدأ حالة فزع
    Eğer bu insanlar neler olduğunu anlarlarsa, geniş çaplı bir panik yaşanır. Open Subtitles اذا عرف هؤلاء الناس بما يحدث فسيكون هناك حالة فزع كبيرة
    Üzgünüm, yaşananları gizli tutmak için hâlâ emirler var, bu yüzden panik yaratamayız. Open Subtitles لدينا أوامر أن نُبقى هذا سرياً حتى لا نخلق حالة فزع
    Bu mutluluk anını panik anı takip etti. Open Subtitles كانت لحظة فرح متبوعة بالتأكيد بلحظة فزع مطلق
    Evet, Jamie taşı gördü ve çok korktu. Dan'i görmekte ısrar etti. Ne yapacağımı bilemedim. Open Subtitles نعم , لقد رأة جيمى اليوم و فزع تماما واصر على رأيتة
    Çalışmaktan kastın kartlara korku ve dehşet içinde bakmaksa, fena değil. Open Subtitles "إذا كنت تعني بـ "دراسة التحديق إلى البطاقات بخوفٍ و فزع
    Sohbetlerimizin yüzde 78'i "uçmuş," "korkmuş," "panik" gibi kelimeleri içeriyor. TED 78% من محادثاتنا متضمنة كلمات مثل "فزع"، "رعب"، "ذعر".
    Kimseyle konuşmazdı, sonra birden çıldırdı. Open Subtitles ، لم يرضى الحديث مع أيّ أحد . ثمّ فزع فجأةً
    Son günlerimi yalnız geçirmekten çok korkuyorum. Open Subtitles ينتابني فزع شديد أن أموت وحيدة
    Felix avukat Mike'ı sorunca panikledi ve onun kayınbiraderi olduğunu söyledi. Open Subtitles فيليكس فزع حين سأله المحامي عنك وأخبره انك صهره
    19. yüzyılın başlarında Batı Avrupa'daki kiliseye katılım çok keskin bir şekilde düştü ve insanlar paniğe kapıldılar. TED في اوائل القرن التاسع عشر مرتادي الكنيسة في غرب اوروبا بدأوا في الانحدار بشكل حاد , و فزع الناس.
    Daha ikinci yılımdayken hamile kaldım ve bütün çocuklar kafayı yedi! Open Subtitles لقد حملت في السنة الثانية ولقد فزع الطلاب الأخرين
    Hastaneye götüreceğimi söyleyince korkup bebeği kaçırdı. Open Subtitles لقد أخبرتُهُ أنني سأأخذهُ إلى المستشفى. لقد فزع. وأخذ الطفل اللعين.
    Dün Binbaşı Marco kampanya merkezine geldiğinde adamlarının ne kadar korktuğunu bir düşün. Open Subtitles فقط تخيل كم فزع شعبك أمس عندما ظهر ميجور (ماركو) فى مقر الحملة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus