"فستبقى" - Traduction Arabe en Turc

    • kalır
        
    • kalıyor
        
    • kalacak
        
    Eğer şempanze konuşmazsa, bu dava açıkta kalır. Open Subtitles اذا أبقى الشمبانزي فمه مغلقاً، فستبقى القضيَة مفتوحة
    Bir kez kalbinizin eşi oldu mu, hep öyle kalır derim ben. Open Subtitles عندما تكون الزوجة في قلبِكِ فستبقى زوجة دائماً، أنا أَقُولُ
    Sabahleyin uçmanız gerek. İlaçlar burada kalıyor. Open Subtitles عليك اللحاق بالرحلة فى الصباح أما الأدوية فستبقى هنا
    Sabahleyin uçmanız gerek. İlaçlar burada kalıyor. Open Subtitles عليك اللحاق بالرحلة فى الصباح أما الأدوية فستبقى هنا
    Ben yaşlansam da, bu tablo her zaman genç kalacak. Open Subtitles مهما كبرت ، فستبقى هذه اللوحة دائماً شابة
    Bilmiyorum eğer geç saatlere kadar çalışırsa kalacak. Open Subtitles لا أعلم، لو عملت حتى وقتا متأخرا فستبقى هناك
    Eğer birini öldürürse sonsuza kadar Banshee olarak kalır. Open Subtitles فإن قَتلَت شخصاً واحداً فستبقى كذلك للأبد
    Yaygın işlemleri geçince, sadece pankreası etkileyen tek bir işlem kalır. Open Subtitles إن استبعدتها فستبقى لديك الأمراض التي تؤثر على البنكرياس وحده
    Eğer bana yalan söylüyorsan bu kamyonet üç hafta burada kalır ve kamyonetle zaman harcarsın. Open Subtitles أن كنت تكذب علي، ومكثت هذه الشاحنة هنا، لمدة ثلاثة أسابيع ، فستبقى طول هذه المدة في صندوق سيارتي.
    Ama eğer o adam kıçını kaldırıp buraya gelmezse senin hikâyen o odada kalır. Open Subtitles يحضر لم اذ انه اعرف ولكنى بنفسه هنا الى التحرير غرفه فى قصتك فستبقى
    Ama yeni bir naip seçilene kadar Francis'in sözü yasa olarak kalır. Open Subtitles لكن حتى يتم أختيار وصي جديد فستبقى يد فرانسس هي الحاكمه.
    Bir Crocker öldüğünde sorunlar onunla kalıyor. Open Subtitles عندما يموت ال كروكر فستبقى الاضطرابات معهم
    Gon ile Killua Youpi'ye yüklenecekse sana da Pitou kalıyor! Open Subtitles إن تصدّى (جون) و(كيلوا) لـ (يوبي)، فستبقى أنت لمواجهة (بيتو)!
    Benim birliğim burada kalıyor. Open Subtitles أما خليتي فستبقى هنا
    Kızın benimle kalıyor. Open Subtitles أمّا ابنتكَ، فستبقى معي.
    Bilmiyorum eğer geç saatlere kadar çalışırsa kalacak. Open Subtitles لا أعلم، لو عملت حتى وقتا متأخرا فستبقى هناك
    Evet madam. Yalnız gelecekmiş. Kız kardeşi şehirde kalacak. Open Subtitles نعم يا سيدتي، أظنه سيعود وحده فستبقى أخته في المدينة
    Evet madam. Yalnız gelecekmiş. Kız kardeşi şehirde kalacak. Open Subtitles نعم يا سيدتي، أظنه سيعود وحده فستبقى أخته في المدينة
    İkinci bir emre kadar, benim ofisimde kalacak. Kimse yanına girmeyecek. Open Subtitles وحتى اشعار آخر, فستبقى في مكتبي, ولا أريد ازعاجها
    Biz, ona neler olduğunu çözene kadar kilitli kalacak ve sen de uzak duracaksın. Open Subtitles حتى نعرف ما يجري معها، فستبقى محبوسة وستبقين أنتِ بعيدة عنها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus