Bu neşterle tek bir hata yapmamla bu adam ölür. | Open Subtitles | إن أرتكبت خطأ واحد في هذا المبضع فسيموت هذا الرجل |
Yoksa çocuk ölür, sen de kendini yine orada bulursun. | Open Subtitles | إن أبيتَ، فسيموت وأنت سينتهي بك المطاف داخلها بأيّ حال. |
Yoksa çocuk ölür, sen de kendini yine orada bulursun. | Open Subtitles | إن أبيتَ، فسيموت وأنت سينتهي بك المطاف داخلها بأيّ حال |
Eğer birinci devre sonunda aktarım işlemi geri kalmışsa, içinizden biri ölecek. | Open Subtitles | و اذا انتهى الشوط الاول و لم تنقل الودائع فسيموت واحد منكم |
Eger yapmazsan Bes, sadece Mike degil, baska insanlar da ölecek. | Open Subtitles | لو لم تفعلي يا بيث فسيموت أناس آخرين وليس مايك فحسب |
O adam iyi eğitimli bir savaş askeri. Binaya girerseniz insanlar ölecek! | Open Subtitles | ذلك الرجل جندي حرب مدرب تدريبا عاليا لو دخلتم المبنى فسيموت أناس |
30 saniye içinde havalanmazsanız... ölür. | Open Subtitles | واذا لم تكون في الهواء بعد ثلاثون ثانيه فسيموت |
Birinin ölmesini isterse, o kişi her yerde ölür. | Open Subtitles | أذا أراد شخصاً ما أن يموت فسيموت في أي مكان |
Çünkü sinyali aktifleştirirsem, yaşayan tüm varlıklar ölür. | Open Subtitles | لأنني لو شغلت الإشارة، فسيموت كل كائنٍ حي |
Hematini verirsen ve yanılmışsan hemen ölür. | Open Subtitles | إن أعطيته هيماتين الآن و كنت مخطئاً فسيموت اليوم |
Eğer ölüm nedenini yazmazsan, hepsi kalp krizinden ölür. | Open Subtitles | إذا لم تحدد سبب الوفاة فسيموت جميعهم بنوبة قلبية |
Eğer adama yeni bir böbrek vermezsek bir hafta içinde ölür. | Open Subtitles | إن لم نعطه كليةً جديدة فسيموت في غضون أسبوع |
O polisler, kamyon ile ilgili soru sorarlarsa, içeridekiler ölür. | Open Subtitles | إذا بدأ هؤلاء الشرطة طرح أسئلة عن الشاحنة التي أمام المبنى فسيموت الرهائن |
Emin olması için bizi tarif edin. Ama çabuk olun, yoksa ölecek. | Open Subtitles | أوصفينا له حتى تتأكدي وافعلي ذلك الآن والا فسيموت |
Tıbbi malzeme almam gerek Yoksa birçok insan ölecek | Open Subtitles | علي أن آخذ دواء معي وإلا فسيموت العديد من الناس |
Bu, onu polislere teslim etmek gibi bir şey ama yapmazsak ölecek. | Open Subtitles | لا أحبذ فكرة رميه إلى رجال الشرطة ولكن إن لم نفعل ، فسيموت |
Bu, onu polislere teslim etmek gibi bir şey ama... yapmazsak, ölecek. | Open Subtitles | لا أحبذ فكرة رميه إلى رجال الشرطة ولكن إن لم نفعل ، فسيموت |
Eğer ikinci devre sonunda da, aktarım hala tamamlanmamış ise içinizden 2 kişi ölecek, | Open Subtitles | و اذا استمرينا على هذا الوضع فى نهاية الشوط الثانى فسيموت اثنين منكم |
Eğer aynı şekilde sürecekse, bu gece biri ölecek. | Open Subtitles | إن استمرّ الحال هكذا فسيموت أحدهم الليلة |
- Burada durup, birbirimizi öldürmeye çalışacağız... ve kimse parasını alamaycak, birileri ölecek. | Open Subtitles | حسب ما أرى لدينا خياران الأول أن نبقى هنا وأن نحاول قتل بعضنا البعض واذا لم يأخذ أحد أجرته فسيموت أحد منا |
5 saat içinde tıbbi yardım almazsa ölmüş olacak. | Open Subtitles | إن لم يتلقَ رعاية طبيّة خلال 5 ساعات فسيموت |
Eğer hazırlıksız olmamızı göz ardı ederseniz ve insanlar ölürse, suçu size atmaktan çekinmeyeceğim! | Open Subtitles | ان استمريتم بالتعامي عن قلة تجهزنا فسيموت الامريكيون حينها |
Eğer arkadaşınız esir alındıysa yas tutun, çünkü şimdiye kadar ölmediyse ölecektir. | Open Subtitles | إذا تم أسر صديقكم فعليكم الحداد عليه.. لأنه لو لم يمت بعد، فسيموت قريباً |
Eğer sevdiğin birini diriltirsen, sevdiğin biri ölmek zorundadır. | Open Subtitles | اذا ارجعتى شخص ما تحبينه للحياه فسيموت اخر تحبينه ايضا |