"فظاظة" - Traduction Arabe en Turc

• kaba
• kabalık
• kabaydı
• kabaca
• kabalığı
• acımasızca
• nezaketsizlik

Sanırım sana teşekkür etmeliyim ama kendini tanıtmadan böyle davranman çok kaba bir davranış.
اعتقد بانه علي ان اشكرك ولكنه كان فظاظة منك بان تفعل شيئا لي بدون ان تقدم نفسك اولاً

"en sefil köşelerde asalet, en kaba konuşmalarda şiir buluyor.
في أحط الأماكن وأقذرها، وشعرا في أكثر الكلام فظاظة.

Ne büyük bir kabalık. Peki ya anne?
هذه بالفعل فظاظة منه والأم لماذا لم يخبرها

Kocamla sikiştikten sonra buraya gelmek kabalık.
المجيء إلى هنا بعد أن أقمت علاقة مع زوجي؟ هذه فظاظة

Tamam, tam iki kez suratıma kapattı. Bu kabaydı.
لقد أغلق بوجهي مرتين هذه فظاظة

Ama bu çok kaba bir hareket, baba. - kabaca değil! Bu bir oyun!
لكن هذه فظاظة يا أبى هذه ليست فظاظة ، انها الرياضة

Okyanus çılgınlığı olabilir, ama bu okyanus kabalığı için bir mazeret değil.
.. ربما لديه جنون المجيط لكن ليس هنالك عذر لــ فظاظة المحيط

Bu biraz acımasızca olurdu değil mi?
ستكون تلك فظاظة منه أليس كذلك ؟

Haklısın. kaba davrandım.
إنه على حق, تلك كانت فظاظة أنا لى الشرف أن آكل مخك

Sanırsın ki, benden daha kaba bir adam, daha kötü bir adam kadının değerini bilmeyecek kadar duygusuz bir adam işte böyle bir adam, ben değil, böyle bir adam, ona tam bir or.spusun diyebilirdi.
تجعلك تظنين.. تجعل رجلاً أقل استيعاباً مني وأكثر فظاظة رجلاً أقل إدراكاً لمزايا وسحر وقيمة النساء

kaba davrandım. Ama bu sefer, daha açık olacağım.
وهذه كانت فظاظة مني هذه المرة، سأكون أكثر وضوحًا

Bu çok kaba bir davranış. Şaka yapıyorum.
هــذه فظاظة كبيرة أنا أمزح و حسب

Bu çok kaba!
إلى الناس هكذا؟ إنها فظاظة واضحة

Güzel güzel muhabbet ediyorduk ama sen illa kabalık edip konuşmayı batıracaksın.
-لقد كنا نقوم بمحادثة لطيفة -والآن تقوم بإفسادها -بكل فظاظة

Özür dilerim, kabalık ettim.
آسف . هذه كانت فظاظة مني

ne kabalık, bira ya da başka bir şey getirmemi ister misin Eve?
هذه فظاظة مني, هل تريدي أن أحضر لك الجعة,(أيف)؟

Kimin tarafında olduğunu bilmek isterim ama ona yemek ısmarlamadan önce bu kadar güzel bir kadınla böylesi pervasız bir tartışmaya girmem kabalık olur.
-لوددت أن أعلم فريقك لكن لصارت فظاظة منّي أن أطرح استجاوبًا خشنًا كهذا على امرأة فائقة الحسن بدون أن أشتري لها الغداء أوّلًا، ألا توافقينني؟

Bu yaptıkları kabalık.
هذه فظاظة. اذهب واسألهم.

Pekâlâ, bu biraz kabaydı.
حسنا.. هذه فعلا فظاظة

Jeremy'i öyle bekletmek kabaca bir davranış. Acemi bir cadı için bile.
فظاظة أن تنصرفي عن (جيرمي) وسط الحديث، حتّى بالنسبة لساحرة مبتدئة.

En büyük kabalığı da beni seven tek kişi olan sana yapıyorum.
...وأنا الأكثر فظاظة نحو الشخص الوحيد الذي يراعيني بالاهتمام

Teşekkür için gelmezdim buraya. Bu nezaketsizlik olurdu.
لم آتِ هنا لتلقّي الشكر، فستكون هذه فظاظة