Ben Sadece onu silahlarını bırakmaya ikna edebilirdim diyorum. | Open Subtitles | أنا اقول فقط أنه كان يمكنني مناقشة أمر الأسلحة معهم |
Ve ben ona nasıl yaptığını isteyeceğini zaman ya da biliyordu nasıl, o Sadece onun hakkında ne olduğunu ne biliyorsun anlamda, , olabilir söyleyebilirim. | Open Subtitles | و عندما أسأله كيف فعلها أو كيف عرف كان يقول لي فقط أنه كان يشعر تعلمين ، ما كان سيحدث |
Blair bana ayrıntıları söylemedi. Sadece Ramsey'in izinden döndüğünü söyledi. | Open Subtitles | بلير لم تعطني أي تفاصيل قالت فقط أنه كان في عطلة |
Evli olduğunu ya da illegal işler yaptığını düşünüyordum. | Open Subtitles | اعتقدت فقط أنه كان متورطاً بشيء غير قانوني أو أنه متزوج |
Sadece dörtlü temel yerine üçlü kullanmış, bu da... | Open Subtitles | إنها فقط أنه كان يستخدم نظام رقمى ثلاثى ..بدلاً من رباعى وهذا يستبعد |
Sadece eğer çok yakınımızda takılıyorsa, beni ve dostlarımı görmek istemediğini. | Open Subtitles | فقط أنه كان يطردني انا و أشباهي إن أقتربنا كثيرا |
Seçilebilir miydim öğrenmek istedim Sadece. | Open Subtitles | أريد أن أعرف فقط أنه كان بإستطاعتي الدخول. |
Sadece Conley'le ilgili olduğunu söyledi. | Open Subtitles | فقط أنه كان على وشك كونلي. وقالت انها ارسلت هذا النص |
Sadece... Nasıl söylesem? | Open Subtitles | كان الأمر فقط أنه كان يجب أن أتقبله |
- Sadece çok kötü bir düşüştü diyebiliriz. | Open Subtitles | لنقل فقط أنه كان سقوطا سيئا جدا |
Kimse tam olarak kim olduğunu ya da ne yaptığını bilmiyordu Sadece bu kasabada yaşadığını ve Aşıklar Patikasında bazı gençlere saldırdığını biliyorlardı. | Open Subtitles | لا أحد كان يعرف بالضبط من هو .. أو إن كان قد مات فقط أنه ... كان يعيش بهذه البلده |
Sadece ona yardım etmek istediğini söylemişti. | Open Subtitles | فقط أنه كان يحاول مساعدته |
Oscar'ın bize bıraktığı Alfredo'nun o resmi Sadece onun dün sabahleyin hayatta olduğunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | --صورة (ألفريدو) تلك التي تركها (أوسكار) لنا إنها تثبت فقط أنه كان حياً البارحة صباحاً |
Niye onun olduğunu söylemedin? | Open Subtitles | لماذا تقول غالباً؟ لماذا لا تخبرني فقط أنه كان يخصها؟ |
Orasının bizim özel yerimiz olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت فقط أنه كان مكاننا الخاص. |
- Onlar da onun iyi bir evlât olduğunu düşünmüşler. | Open Subtitles | لذا افترضوا فقط أنه كان الابن البار |