Merak ettiği şey sadece uygun bir elbise giyip giyemeyeceğiniz. | Open Subtitles | فقط كانت تتسائل إذا كان يمكن أن ترتدي ثوبا مناسبا |
- sadece kızdan eminim efendim. - sadece kızdan eminsin. | Open Subtitles | كلا يا سيدي، لقد كانت لدي فقط كانت لديك فقط؟ |
uğursuzluk sadece set yandığında sana değerinin 4 katını veren sigorta şirketinin başındaydı! | Open Subtitles | اللعنة فقط كانت لشركة التأمين التي أعطتك أربع مرات قيمة الأستوديو عندما احترق |
Ayrıca test ettiğimiz 120 kırmızı snapper balığı örneğinde sadece yedide birinin gerçek kırmızı snapper balığıydı, Bu yüzden kırmızı snapper bulmada bol şans. | TED | وسمك الحمرة، اختبرنا منها 120 عينة، سبع منها فقط كانت سمك حمرة حمراء حقيقية، لذا حظا طيبا إن كنت تريد أن تأكل سمك الحمرة. |
Theo onları kahve içmeye ikna etti... fakat kahvelerde uyuşturucu vardı. | Open Subtitles | و دعاهم ثيو لتناول القهوة للتفاوض فقط كانت القهوة مليئة بالكيتامين |
Ve o süreç de sadece görüntüyü değiştirmekle ilgili değildi, ürünü tamamıyla geliştirmekle ilgiliydi. | TED | والعملية التي قمنا بها لم تكن عن تغير الشكل فقط كانت عن تطوير المنتج بشكل كامل |
Değerli doğru gözlemlere ise sadece bir tek kişi sahipti. | Open Subtitles | كان هناك رجلا واحدا فقط كانت أرصاده أكثر دقة |
Yeah, ama, sadece biriniz orgasm oluyordu. | Open Subtitles | نعم لكن واحدة منكما فقط كانت تحظى بالنشوة الجنسية |
sadece nefesimin bile devam etmesine yeteceğini biliyordum. | Open Subtitles | و قد علمت ان انفاسي فقط كانت كافية ليستمر في حياته |
Evet, Asgard'la. Bizimle değil. Dünya, sadece tarafsız bölge olarak hizmet verdi. | Open Subtitles | نعم , مع الاسغارد وليس معنا الأرض فقط كانت بمثابة موقع محايد بينهما |
Yeah, ama, sadece biriniz orgasm oluyordu. | Open Subtitles | نعم لكن واحدة منكما فقط كانت تحظى بالنشوة الجنسية |
Evet öyle. Yahudilerin hiçbirine öyle demezdi. sadece kendi kendine yahudi büyüsü deyip dururdu. | Open Subtitles | لم تسب أى يهودى بلعنة اليهود هى فقط كانت ترددها كثيراً, وكانت لطيفه |
sadece bir maçtı. | Open Subtitles | وانها كانت مباراة واحدة فقط كانت مباراة واحدة فقط .. |
sadece yanlış zamanda yanlış yerdeydi. | Open Subtitles | فقط كانت في المكانِ الخاطئِ في الوقتِ الخاطئِ فى بعض الأحيان، هذا سبب كافٍ |
sadece çocuğu korumaya çalıştığını söylüyor. | Open Subtitles | انها تقول انها فقط كانت تحاول حماية الطفل |
Bundan sadece bir yıl önce, alternatif magazin dergim, "The Post Modern Review", batmak üzereydi. | Open Subtitles | منذ سنة فقط كانت مجلتي البديلة بوست مودرن ريفيو بوضع سيء |
O öpüşme sadece benimle onun arasında olmadı. - Herkesle oldu. | Open Subtitles | ،تلك القبلة لم تكْن بيني وبينها فقط كانت مع الجميـع |
Bu kask sadece kafamı korumuyordu, kalbimi de koruyordu. | Open Subtitles | هذه الخوذه لم تحمي راسي فقط كانت تحمي قلبي ايضا |
Tüm hepsini kan için kontrol ettik fakat sadece bir tanesi olumlu çıktı. | Open Subtitles | هاه .. لقد تفقدناهم جميعا بحثا عن الدم لكن واحدة فقط كانت نتيجتها إيجابية |
15 yıl önce burada yarım düzine ev vardı. | Open Subtitles | قبل خمسة عشر عاماً، ستة بيوت فقط كانت هناك |
1 5 yıl önce burada yarım düzine ev vardı. | Open Subtitles | قبل خمسة عشر عاماً، ستة بيوت فقط كانت هناك |