Aynı tarafta çalışıyoruz diye artık hakkındaki gerçeği biliyorum diye aramızdaki ilişki değişecek demek değil. | Open Subtitles | فقط لأنّني أعرف الحقيقة الآن، هذا لا يغيّر شيء بيننا. |
Ama sigarayı bıraktım diye hoşlandığım her şeyden vaz geçecek değilim. | Open Subtitles | لكن لا أستطيع التّوقّف عن القيام بكلّ ما أحبّه فقط لأنّني أقلعت عن التّدخين |
Ben bir şey yaşıyorum diye seni boğmam haksızlık. | Open Subtitles | أتعلم؟ ليس إنصافاً منّي أن أضيّقَ عليك فقط لأنّني أعاني من شيءٍ ما |
Sırf evleniyorum diye bundan sonra çakışmayacağız diyen yok. | Open Subtitles | فقط لأنّني سأرتبط بها لايعني ذلك أنّه لايمكننا المداعبة |
Sadece sporda iyiyim diye içeceğim. | Open Subtitles | سأشرب على أي حال، ولكن فقط لأنّني رياضي جيّد. |
Ne yani, küçük biriyim diye büyük erkeklerle çıkamaz mıyım? | Open Subtitles | أعني , قلتُ ماذا إذن , هل يتحتّم عَلَيّ أن لا أواعد أصحاب البنية الضخمة فقط لأنّني صغيرة البُنية ؟ |
Ne yani, sırf ben biseksüelim diye mi? | Open Subtitles | -مهلاً، فقط لأنّني مثلية الجنس؟ |
Anlamıyorum. Sırf yarışmayı düzenliyorum diye Tori'nin nerede olduğunu da mı bileceğim? | Open Subtitles | لا أفهم فقط لأنّني نظمتُ المسابقة، تظنين أنّني أعرف أين (توري)؟ |
Seninle olan ilişkimiz evlendim diye değişmek zorunda değil. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}لما لا؟ دينامكيتُنا لا يجبُ أن تتغيّر فقط لأنّني تزوّجـت |
Mark Latimer'ı tutuklamıyorum diye aslanların önüne atılacak değilim ya? | Open Subtitles | فقط لأنّني لا أرغب في القبض على (مارك لاتمير) ستقوم برميّ هكذا ؟ |