Yapabildiğim hiç bir şey yoktu ...Sadece izledim. Karışmaya gücüm yetmiyordu. | Open Subtitles | لم أستطع فعل شيء، شاهدت فقط لم يكن لديّ القدرة لأتدخل |
Varşova'daki onca generalden Sadece üçünün mazereti yoktu. | Open Subtitles | و من كل الجنرلات في وارسو ثلاثة فقط لم يكن لديهم ذريعة لليلة الجريمة |
Ben Sadece açıklayamam. | Open Subtitles | كان عليّ فعل هذا فقط لم يكن بوسعي التفسير |
Ne demek istiyorsun, "Burada değildi" demekle? Bunu bana söyleme. | Open Subtitles | ماذا تقصد بأنه فقط لم يكن هنا لا تقل لى هذا |
Oh, evet, şey, söylüyordum, ama, aa, bilirsin... zamanlama doğru değildi. | Open Subtitles | أو ، أجل ، حسنا ، كنت سأفعل لكن ، أممم ، أنا الوقت فقط لم يكن مناسبا |
Sadece tek bir şey yanlış gidiyor, yüz tane şey doğru gidiyor. | Open Subtitles | شىءً واحداً فقط لم يكن على مايرام, يقابله مئات الأشياء الأخرى التى تمت بطريقة صحيحة. |
Ailem avukat olmamı istiyordu. Sadece,o bana göre değil. | Open Subtitles | أبويّ أرادوني ان أكون محاميه انه فقط لم يكن لي |
İlaç Sadece karaborsada vardı ve ailemin yeterli parası yoktu. | Open Subtitles | المكان الوحيد الذكان كان من الممكن أن تحصل به على العلاج هو السوق السوداء ووالدي فقط لم يكن ما يكفي من النقود |
Ama herkesin bildiği gibi, Sadece Orcca konuştuğu için... ne dediğin hakkında hiçbir fikri yoktu. | Open Subtitles | لكن كما يعلم كل شخص أنه يتحدث بلغة الأورك فقط لم يكن عنده أي فكرة عن ما تقوليه له |
Bence kapı bu. Sadece onu açmasını bilmiyordu. | Open Subtitles | وأعتقد أن هذا هو الباب إنه فقط لم يكن يعرف كيفية فتحه |
Sadece bir süredir böyle bir şeye dikkat etmem yasaktı ama artık serbestim. | Open Subtitles | أنا فقط لم يكن مسموح لي بملاحظة . . مثل هذه الأشياء منذ فترة و |
Dün geceki faaliyet Sadece üst düzey konuklar içindi. O burada değildi. | Open Subtitles | منافع ليلة أمس كانت للقائمة الأولى فقط , لم يكن هنا |
Yarışa hazırdı. Çarpışan arabalar oynamaya hazır değildi. | Open Subtitles | كان مستعداً للسباق, هو فقط لم يكن مستعدً للعبة سيارات التصادم |
Çünkü annemi bir sonraki Carole king olmayı denerken gördüm, ve bu hiçte hoş değildi. | Open Subtitles | لأنني رأيت أمي تحاول أن تصبح كارول التالية وهذا فقط لم يكن جميلا |
Ama amacım Sadece filmi almak değildi efendim. | Open Subtitles | لكن الحصول على الفيلم فقط لم يكن هدفي يا سيّدي |
Baş Müdür Yardımcısı ile umduğum bir tanışma değildi. | Open Subtitles | حسنا، انها فقط لم يكن مقدمة لمساعد المدير التنفيذي أن تمنيت ل. |
Simultane olarak etkileşim içinde olan beyinlere bakabilecek cihazlarımız yoktu. | TED | فقط لم يكن لدينا الأدوات اللازمة لإلقاء نظرة على العقول المتفاعلة في نفس الوقت. |