GC: Şunu söyleyerek başlayayım, Bütün değişimler ve bir araya gelmeler tepeden başlar bütün kurumlarda olduğu gibi. | TED | جريتشين كارلسون: قد أبدأ فقط بأن أقول أنا أعتقد تماما أن أي تغيير أو اتحاد يبدأ من القمة، فقط مثل أية منظمة أخرى. |
Mahkemeye bile çıkmazsın, tıpkı şu anda olduğu gibi! | Open Subtitles | لا تحصل على محاكمة , فقط مثل اننا لن نحصل على واحدة منها الآن |
Dokunulmamışlarda olduğu gibi... - ...organizma bende de açlıktan ölüyor. | Open Subtitles | فقط مثل غير الممسوسين الطفيل يموت في جسمي |
Las Vegas'da olduğunuzu düşünün, kumarhanedesiniz ve oradaki bilgisayarlardan birinde oyun oynamaya karar veriyorsunuz, Aynı solitaire ya da satranç oynar gibi. | TED | تخيل أنك في لاس فيجاس، في كازينو، وقررت أن تلعب لعبة في أحد حاسوبات الكازينو، فقط مثل ما تلعب السوليتير أو الشطرنج. |
Aynı annemle babamın boşanması gibi ki o zaman başlamıştım sigaraya. | Open Subtitles | انه فقط مثل انفصال والداى و الذى عنده قد بدأت التدخين |
Blair Cadısının ara incilindeki resmin aynısı gibiydi. | Open Subtitles | كانت فقط مثل صوره فى إنجيل سحر بلاير الأسود |
Hayır, sadece büyük bir elektrik şoku gibiydi. | Open Subtitles | لا,انه فقط مثل الشعور بصدمة كهربائيه كبيره |
Hey, kafanın arkasında üçüncü bir göz var tıpkı küçük kızda olduğu gibi. | Open Subtitles | أنت لديك عين ثالثه فى مؤخرة رأسك فقط مثل هذا الفتاه الصغيره فعلت من قبل |
Eskiden olduğu gibi tekrar bir ekip olacağız. | Open Subtitles | نحن سَنَكُونُ فريق ثانية، فقط مثل الأيامِ القديمةِ. |
Artık bunun bir parçası olacağım. Ağabeyinin de bir parçası olduğu gibi. | Open Subtitles | سوف أصبح أحدها الآن فقط مثل أخوك جزء منها |
Trafik çevirmesinde avukata olduğu gibi. | Open Subtitles | فقط مثل ذلك المحامي الذي قتله في توقيف المرور. أجل. |
Eskiden olduğu gibi. | Open Subtitles | فقط مثل الأيام الخوالى ، هاه ؟ |
Eskiden olduğu gibi. | Open Subtitles | فقط مثل الأيام الخوالى ، هاه ؟ |
Fakat sonra düşündüm ki, Aynı Vali Arnold Schwartzenegger gibi, bunu bir deneyeceğim. | TED | لكنني، قررت، فقط مثل الحاكم أرنولد شوارزنجر، أن أحاول علي أي حال. |
Belki Aynı basketbol oynadığın gibi rol yapıyorsundur. | Open Subtitles | أو لربّما أنت تتصرّف فقط مثل لاعب كرة سلة |
Aynı bunlar gibi yüzükleri çizgi romanın arka sayfasından sipariş edebiliyordun. | Open Subtitles | هل يمكن أن يأمر حلقات فقط مثل هذه معطلة الجزء الخلفي من الكتب المصورة القديمة. |
Merak ettim de, arkadaşımız Aynı öyle bir giysi giyiyordu. | Open Subtitles | أنا أتساءل فقط. صديقنا ترتدي شيئا فقط مثل ذلك. |
Hayır, 2 parçalık bir yapboz gibiydi ve tekrar birleştirdim. | Open Subtitles | لا، كان فقط مثل اثنين من قطعة اللغز، وأنا أضعه معا مرة أخرى. |
Aynen sizin deneylerinizden biri gibiydi. | Open Subtitles | انها فقط مثل احدى تجاربك العلمية |
Ve bu... Tamamen farklı bir tür gibiydi. | Open Subtitles | أنا فقط مثل هو أيضاً كأنه فصيل مختلف. |
Sanki kabus gibiydi. | Open Subtitles | انه فقط مثل الكابوس |