"فقط هو" - Traduction Arabe en Turc

    • Sadece o
        
    • Yalnızca
        
    • Ancak bir
        
    • tek şey
        
    • - Sadece
        
    • sadece bir
        
    • sadece kendisi
        
    Aynı aile aynı eğitim Sadece o daha çok iyi. Open Subtitles نفس العائلة, نفس التعليم, فقط هو الأفضل في كل المواد.
    İnanılmaz biri. Şu ata Sadece o binebilir! Open Subtitles هو عظيمُ فقط هو يُمْكِنُ أَنْ يَرْكبَ ذلك الحصانِ
    Her gün onun masasında öğlen yemeği yiyiyoruz, Sadece o ve ben. Open Subtitles أنا اتغدى يومياً على مكتبة هذا الأسبوع , فقط هو وأنا
    32 yıl önce benim Fransa'da kalmam Yalnızca şanstı. Open Subtitles الاثنان و ثلاثين سنة الماضية الحظ فقط هو الذى ابقانى فى فرنسا
    Ancak bir aptal bizi aynı günde 2 kez tutuklamaya kalkar. Open Subtitles الأحمق فقط هو الذي يحاول إلقاء القبض علينا مرتين في يوم واحد
    Sadece o ne olduğunu biliyor, yada biliyordu ve sanıyorum Rosetta Taşı olmadan yapabileceğimiz... Open Subtitles إنها لغة خيالية فقط هو يعلم ما تعني أو كان يعلم
    Bıçak falan yok yatağın kenarında Sadece o ve silah vardı Open Subtitles ولم يكن هناك أى دخلاء لم يكن هناك سكين فقط هو ومسدسه بجانب سريركِ
    Sadece o ufaklık yolu biliyor! Open Subtitles ذاك الطفل فقط هو من يعرف الطريق إلى الخارج الآن
    Sadece o mu iyi şeyler içecek? Bizim ağzımız yok mu? Open Subtitles فقط هو من يشرب الشراب الجيد، أقصد وكأننا لا نملك أفواه أيضا؟
    Sadece o onaylamıyor, başka biriyle çıkmak istediğinde ben de onu onaylıyorum. Open Subtitles ليس فقط هو موافق انا اوافق عندما -يريد ان يواعد احدا ما
    Sadece o değil...bütün şehir senin yazar olmadığını biliyor. Open Subtitles ليس فقط هو المدينة بأكملها عرفت أنك لست كاتب
    Böylesine karanlık bir zamanda bize Sadece o yardımcı olabilir. Open Subtitles فقط هو يستطيع مساعدتنا في هذه الأوقات الصعبة
    Sadece o, köprüyü geçmemizi sağlayabilir ve geri getirebilir. Open Subtitles فقط هو من يستطيع أن يأخذنا عبر الجسر وهو فقط من يمكنه إرجاعُنا.
    Sadece o ve onun adamları üssün yerini biliyordu. Open Subtitles فقط هو ورجاله يعرفون مِوقع القاعدةِ
    Ama sıkı çalışma ve arzuya rağmen ekonomiyi ayakta tutan şey Yalnızca Sovyet desteğiydi. Open Subtitles ولكن بعيدًا عن العمل ،الجاد والحماسة كان الدعم السوفياتي فقط هو من ساعد على تقدم الإقتصاد
    Yalnızca İsa'nın ölüleri dirilttiğine inanıyor musun? Open Subtitles هل تعتقد أن المسيح فقط هو القادر على إحياء الموتي؟
    Ona göre Yalnızca çok güçlü bir büyücü bunu yapabilirmiş. Open Subtitles الساحر المطلق القوة فقط هو من يستطيع إستحضارها
    Mutlu bir günün arkasından gelen gözyaşlarına Ancak bir erkek sebep olabilir. Open Subtitles الرجل فقط هو القادر على التسبب في الفرح في يوم و الدموع في اليوم التالي
    Tek kelime edersen yere dökülen tek şey süt olmaz. Open Subtitles كلمة أخرى.. ولن يكون الحليب فقط هو المراق على الأرض
    - Sadece sakar bir çocuk olabilirdi. Open Subtitles الولد فقط هو الذى يمكن ان يكون بمثل هذة الحماقة انت على حق
    Dünya üzerinde bir çok zeki tür vardır ama sadece bir tanesi teknolojiye erişmiştir. TED على الأرض، هناك العديد من الكائنات الذكية، ولكن واحدًا فقط هو من أنجز التكنولوجيا.
    Ama bu gücü nasıl kullanacağını, sadece kendisi kesin olarak söyleyebilir. Open Subtitles لكن كيف سيستخدم هذه القوة . فقط هو من يعرف هذا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus