Ben de ona belki artık futbolu unutmasının zamanı geldiğini söyledim. | Open Subtitles | فقلت له ، يبدو انه حان الوقت لننسى كرة القدم |
Ben de ona belki artık futbolu unutmasının zamanı geldiğini söyledim. | Open Subtitles | فقلت له ، يبدو انه حان الوقت لننسى كرة القدم |
Ben de ona eğer beni ellemek istiyorsan bana içki ısmarlamasın, güzel olduğumu söylemelisin dedim. | Open Subtitles | فقلت له أنه يجب عليه أن يشترى لى شراباً ومن ثم أخبرنى أننى جميل وأراد لمسي هكذا |
Jerry, o yaralar barbut masasına fazla yaslandığın için olmuş" dedi. | Open Subtitles | فقلت له نعم. فقال، جيري هذا لأنك كنت تضغط نفسك بشدة |
Ben de ona dedim ki, "Uyuz olan bir keçiyi sikip kör olmayacağını mı sanıyorsun?" | Open Subtitles | فقلت له "ألم تظن أنه سيصبح أعمى إذا ضاجع معزة جرباء؟" |
Ben de dedim ki; sen bana bilgisayarını ver ben de sana paranı vereyim. | Open Subtitles | فقلت له: اعطني حاسبي العين وسأعطيك مالك. |
Buraya taşınma nedeninden bahsediyordu ve bir ilişkiden nasıl kurtulduğunu anlattı ve ben de anlattım. | Open Subtitles | لقد كان يتحدث عن سبب انتقاله الى هنا و كيف أنه خارجاً لتوه من علاقة حب فقلت له و أنا أيضاً |
ve ben dedim ki, "Dur bir dakika, bu harika bir bıyık." | TED | فقلت له :" لحظة ، إن هذا شارب مدهش " |
Ben de ona, bu tür şeyler için üzülmemesini, diğer çocukların sırf o tepki versin diye onunla uğraştıklarını, | Open Subtitles | فقلت له أنه لا يجب أن ينزعج لهذه الأشياء الصبيه الاخرون يحاولوا اغاظته, ليحصلوا منه على ردة فعل |
Ben de ona öldüğünü ve fotoğrafın cenazen için lazım olduğunu söyledim. | Open Subtitles | فقلت له بأنك على سرير الموت وأنا بحاجة إليها لأجل جنازتك. |
Ben de ona beklemek istiyorum dedim. | Open Subtitles | فقلت له أنني أريد الانتظار لفترة |
Ağzına kadar dolu koca kutuydu hem de. Ben de ona dedim ki "İade etmek için çok mu geç?". | Open Subtitles | فقلت له "هل فات الاوان لأرجاعهم؟" |
Ben de ona buranın Rolex ve antikalarla dolu bir dükkân olduğunu kimsenin o el yapımı makineleri umursamayacağını söyledim. | Open Subtitles | فقلت له "فيليب المتجر مليء بساعات الـ(روليكس) والانتيكات "ولا احد سيشغل نفسه بماكينة يدوية الصنع |
dedi. Oturdum ve dedim ki: "Dostum ben böyle bir şeyi satın alırdım" | TED | ثم جلست ، فقلت له " كنت لأشتري هذا المنتج لو كان موجودا". |
Ve dedi ki; güven, biriyle birlikte kendini emniyette hissettiğin zamanki duygudur. | Open Subtitles | فقلت له الثقه هى أن تشعر بالأمان مع شخص ما |
'50.000' dedi, ben de, 'vay canına' dedim, ama ertesi gün işi bıraktı. | Open Subtitles | 50 ألفاً فقلت له ياللروعة لكنه تركه في اليوم التالي قال لي أنه لم يشعر بالإثارة فيه |
Ben de ona dedim ki: "Seni sahtekar.. | Open Subtitles | فقلت له "أيها الزائف، |
Ben de dedim ki "ahbap sakin ol, babannenin ölmüş olması seksi görünemeyeceği anlamına gelmez." | Open Subtitles | فقلت له: إهدأ يا صاح فقط لأن جدتك ميتة لا يعني ذلك أنه لا يمكنها أن تكون مثيرة |
ve ben de dedim ki: "Yani, Cody, aslında arılar onu kendileri yaptı." | TED | فقلت له" هل تعلم يا كودي الدبابير هي من صنعت هذا" |
ve ben de "Peki Electrolux'te kaç kişi çalışıyor?" | TED | فقلت له: حسنًا، كم عدد الأشخاص الذين يعملون في إلكترولوكس؟" |
ve ben dedim ki, "Movember' yaptığın için teşekkürler" | TED | فقلت له " شكرا لأنك تشارك في موفمبر " |