Yani Hıristiyanlık aptalcadır ama en azından içinde inanılacak bir şey var. | Open Subtitles | المسيحية سخيفة لكن على الأقل فهناك شيء تصدقه |
Eğer bir Einstein-Rosen Köprüsü varsa, o zaman diğer tarafında başka bir şey var. | Open Subtitles | إن وجد هناك جسر صلة .. فهناك شيء على الطرف الآخر |
Bak, eğer birlikte takılmaya devam edeceksek, benim hakkımda bilmen gereken bir şey var: | Open Subtitles | اسمع ان كنا انا وأنت سنستمر بالتسكع سوية فهناك شيء يجب ان تعرفه بشأني |
Her kim ise, bu dosyada bunun gün ışığına çıkmasını istemediği bir şey var. | Open Subtitles | وأياً كان هو، فهناك شيء ما بهذا الملف لا يُريده أن ينتشر. |
Bayanlar ve baylar, eğer yaşamak istiyorsanız, anlamanız gereken bir şey var. | Open Subtitles | سيداتي سادتي، إذا أردتم العيش، فهناك شيء واحد عليكم أن تفهموه. |
Dinle, bugün öleceksem, halletmek isteyeceğim tek bir şey var. | Open Subtitles | اسمع , إن كنت سأموت اليوم فهناك شيء وحيد أريد أن أقوم به |
Eğer yeryüzünde, bugünlerde, bir zaman makinesi olabilecek bir cihaz yoksa da, bir şey var ki, bir gün bizleri yeni fizik kanunlarına yönlendirebilir ve en azından mümkün olup olmadığını öğrenmemizi sağlayabilir. | Open Subtitles | إذا لم يكن هناك شيئاً على الأرض يقترب من كونه آلة زمن الآن فهناك شيء ما ربما يقودنا يوماً ما .. إلى قوانين جديدة في الفيزياء و الذي سيساعدنا في تحديد إذا كان ذلك ممكناً على الأقل |
Yani, eğer Los Angeles'te bir hayata başlayacaksak, sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | أعني،إنكُنّاسنؤسّس.. حياةً معًا في "لوس أنچلوس .." فهناك شيء عليّ إخبارك به |
Dönemeyecek olursam, yapmanı istediğim bir şey var. | Open Subtitles | هل تعلم يا (جورجي)؟ إن لم أتمكن من العودة، فهناك شيء أريدك أن تفعله لأجلي |
İkiniz de buradayken söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | بينما أنتما هنا، فهناك شيء أريد قوله حول (رونن قيبنز) |
En azından kontrol edebileceğimiz bir şey var. | Open Subtitles | فهناك شيء يمكننا السيطرة عليه |
O zaman sana göstermek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | فهناك شيء يجب أنْ أريك إيّاه |