aslında, çok fazla düşünmüyorum. Bu benim için iyi değil. | Open Subtitles | فى الحقيقه,أنا لا أفكر كثيرا . هذا ليس جيدا لى |
Hayır. aslında annesi onu o gece saat 1 civarında görmüş. | Open Subtitles | لا ,فى الحقيقه والدتها رأتها فى تلك الليله حوالى الساعه 1ص |
aslında, onu yeniden titling hakkında Nick'in fikri Shitty Parenting Aptallar için tekrar metafor kullanmak istiyorsanız sağlam bir fikir. | Open Subtitles | لماذا هذا الكتاب موجود؟ فى الحقيقه, فكره نيك فى اعاده تسميه الكتاب كتيب تعليمات الاب السئ للبلهاء هي فكرة جيده. |
Isırıldım. Hatta artık ölü sayılırım. | Open Subtitles | لقد نعرضت للعض فى الحقيقه أنا ميت بالفعل |
Hayatın en büyük esrarı gerçekte kim olduğumuzdur. | Open Subtitles | .. اعظم لغز فى الحياه هو من نكون فى الحقيقه |
Aslına bakarsanız operanın galasının büyük... | Open Subtitles | جيد جدا بالفعل فى الحقيقه فأنا أصبحت متيقنا أن أوبرا جالا ستحقق نصرا |
Gerçek şu ki,Gece boyunca pek de konuşkan değildin | Open Subtitles | فى الحقيقه انت لم تكن متحدثا طوال المساء |
aslında bizden daha çok şansları var. | Open Subtitles | فى الحقيقه ظروفهم أفضل منا فى هذه الحاله |
aslında Tanner ve Fischer ile ilgili hiçbir şeyden emin değilim. | Open Subtitles | فى الحقيقه .. انا لست متأكد بالمره بخصوص مستر فيشر أو مس تانر |
Hayır. aslında tek bilmek istediğim ne zaman toplandıkları. | Open Subtitles | لا فى الحقيقه كل ما أحتاجه هو معرفت متى يعقد أجتماعاته |
aslında taksi şoförü polisin muhbiri. | Open Subtitles | حسنا .. فى الحقيقه فإن سائق التاكسى يعمل مع البوليس |
aslında, küçük bir pencerede sigara içiyor. | Open Subtitles | فى الحقيقه هو يجلس على عتبه نافذه صغيره ويدخن سيجاره |
aslında burada sonsuza dek kalmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | فى الحقيقه انا بجد بافكر فى الاقامه هنا الى الابد |
Çevirmeye çalıştığınız dış sıradaki semboller aslında yıIdız kümeleri. | Open Subtitles | الرموز على المسارِ الخارجيِ تعتقد بأنها كُانْتَ الكلماتَ المترجمه , كانت فى الحقيقه كَانتْ، في الحقيقة، أبراج لامعة |
aslında, bunu daha önce de yapardım, 92'de olduğu gibi ama yemek yapıyordum. | Open Subtitles | فى الحقيقه ، كان يجب أن أفعل ذلك من قبل مثلا فى عام 92 |
Hatta bunu yapacak merhamet için Tanrının sizi ödüllendirmesi için dua edeceğim. | Open Subtitles | فى الحقيقه ، انا ادعوا الله كي يكافئك على رحمتك |
Hatta, neredeyse ölüyordu. | Open Subtitles | فى الحقيقه لقد كانت على وشك الموت فى ذلك الوقت |
Hatta kanser hücreleri inanılmaz oranda düşüş gösteriyor. | Open Subtitles | فى الحقيقه,خلايا الورم الليمفاوى يبدوا أنها تقل بالتدريج |
gerçekte ise Maeby, oyunda başrolü kapmaya çalışan... | Open Subtitles | ؟ فى الحقيقه مايبى كانت تحاول الوصول الى ولد اسمه ستيف هولت |
Konuklara katılmam istendi... fakat gerçekte Bay Owen'ı tıbbi incelemeden geçirecektim. | Open Subtitles | .. طُلب منى الإنضمام للضيوف لكن فى الحقيقه ... لعمل كشف طبى على مستر أوين |
Aslına bakarsan, yeniden doğmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | فى الحقيقه انا احاول ان اتيح لنفسى مقصوره اوسع |
Gerçek şu ki, hepsini tam olarak bildiğimden emin değilim. | Open Subtitles | فى الحقيقه , لست متأكد إن كنت عرفت أبدا بالكامل من كانوا |
Çünkü işin aslı, on tane Ryan'a, bir tane Vecchio veya Caparzo'yu değişmezdim. | Open Subtitles | لأنه فى الحقيقه أننى لن أقايض ب 10 ريان لفيكهيو واحد أو كابارزو واحد |