Telgraftan, yazılı mesaja on yıldan daha kısa bir sürede... | Open Subtitles | ومن الرسائل البرقية للرسائل النصية في أقل من عشرة سنوات |
Kırk beş dakikadan kısa bir sürede bu hâle geldi. | Open Subtitles | وأنتقل من ذاك إلى هذا في أقل من 45 دقيقة |
Bir yıldan daha az bir sürede 65.000 km uçuyorlar. | TED | فهي تطير مسافة 65000 كيلومترا في أقل من عام واحد |
- Baba, yapma! Bana telefon gelirse, bir saate kalmaz banyodan çıkarım. | Open Subtitles | قم بالرد على الهاتف، وإذا كانت المكالمة لي فأنا سأخرج من الحمام في أقل من ساعة بالطبع |
"Ama bir hafta geçmeden değirmenimiz hazır olacak ve ilk unumuzu elde edeceğiz." | Open Subtitles | و لكن في أقل من أسبوع ستصبح الطاحونة جاهزة لتنتج أول دقيق لنا |
Ve bu bence 20 yıl içerisinde gerçekleştirilebilir bir şey. | TED | وأعتقد بأنه يمكن تحقيق ذلك في أقل من 20 سنة |
Aracımız dünyayı bir saatten az bir süre içinde dolaşmalı. | Open Subtitles | لدينا طائرة نسافر بها حول العالم في أقل من ساعة |
İflas etmene 90 günden daha az vardı. | Open Subtitles | وكنتم موشكين على الإفلاس في أقل من 90 يوم |
Hiç kimse üç dakikadan daha az sürede Mumya'nın Kaçışını başaramadı. | Open Subtitles | لا أحد على الإطلاق الهروب مومياء في أقل من ثلاث دقائق. |
20 saniyeden kısa bir sürede sana istediğim sayıyı tutturdum. | Open Subtitles | في أقل من 20 ثانية قدتك لإختيار الرقم الذي أردتُه |
Zihnin açık olsaydı 5 dakikadan kısa bir sürede burada olurdun. | Open Subtitles | إذا كان ضميركِ نقياً لكنت أتيت في أقل من خمس دقائق |
Size, istediğinizi nasıl elde edebileceğinizle ilgili bildiğim her şeyi on sekiz dakikadan daha kısa bir sürede anlatacağım. | TED | سأخبركم كل ما أعرفه في أقل من 18 دقيقة. ما أعرفه بشأن الحصول عما تريدونه. |
Neredeyse iki yıl süren evrak işleri ve beklemeden sonra, destek olacağımız ailenin altı haftadan daha kısa bir sürede Vancouver'a geleceğini öğrendik. | TED | بعد حوالي عامين من المعاملات الورقية والانتظار علمنا أن أسرتنا ستصل إلى فانكوفر في أقل من ست أسابيع |
Bu da bir sabah ben, 18 kiloluk sırt çantasıyla 12 kilometre doğa yürüyüşü yapmıştık, iki saatten daha az bir sürede. | TED | هذا أنا في صباح ذات يوم، عندما قطعنا مسافة سبعة أميال ونصف حاملين حقيبة ظهر وزنها 40 رطلا في أقل من ساعتين. |
Ben bir geyiğin derisini on dakikadan az bir sürede yüzebilirim. | Open Subtitles | إذا كان بإمكاني سلخ بغل الأيل في أقل من عشر دقائق |
Ama gerçekten de 48 saatten az bir sürede bir fahişeden, senin eş koltuğunu paylaşan kişi olmayı başardı. | Open Subtitles | لكنها تمكنت بالفعل من الانتقال من كونها فاسقة إلى كل إمرأة إلى الزوجة الشقيقة في أقل من 48 ساعة |
Bana telefon gelirse, bir saate kalmaz banyodan çıkarım. | Open Subtitles | قم بالرد على الهاتف، وإذا كانت المكالمة لي فأنا سأخرج من الحمام في أقل من ساعة بالطبع |
Beş dakikaya kalmaz evin önünde olurum. | Open Subtitles | سأسحب في الجبهة البيت في أقل من خمس دقائق. |
Tedavi görmediği için 24 saat geçmeden beş kişiye saldırdı. | Open Subtitles | في أقل من أربع وعشريين ساعة رجل هاجم خمسة أشخاص |
20 dakika içerisinde mahkemede olmamız gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن نصل إلى المحكمة في أقل من عشرين دقيقة |
Yani, 6 dakikadan daha az bir süre içinde 2 milyon twit görüyorduk. | TED | كنّا نرى مليوني تغريدة في أقل من ستة دقائق. |
İflas etmene 90 günden daha az vardı. | Open Subtitles | وكنتم موشكين على الإفلاس في أقل من 90 يوم |
Katarakt ameliyatı 10 dakikadan daha az sürede ve sadece 100 dolara yapılabilir. | TED | عملية الساد من الممكن أن تُجَرى في أقل من 10 دقائق بمئة دولار فقط. |
2 yıldan az bir zamanda umarım beni sahnede izleyebileceksin. | TED | في أقل من عامين، أرجو أن تتمكن من مشاهدتي أتمشى على المنصة. |
Bunların yapımının haftalar ya da aylar sürmesindense Dan'in takımı şimdi bunları 24 saatten kısa sürede yapabiliyor. | TED | لإنه، بدلا من أن يستغرق الأمر أسابيع أو شهور، لصناعته فريق دان يمكنه صناعته في أقل من 24 ساعة. |