"في الأوقات" - Traduction Arabe en Turc

    • zamanlarda
        
    • günde
        
    • zamanları
        
    • zamanlarında
        
    • anlarımda beni
        
    Eğer sadece grip virüsünü alırsanız, dünyada insanların ölümüne neden olan bir grip salgını olduğu zamanlarda pik yaptığını görürsünüz. TED إن أخذتم الإنفلونزا سترون ذرى في الأوقات التي تعرفون كانت تقتل فيه أوبئة الأنفلونزا الكبرى الناس في جميع أنحاء العالم.
    Bazen ağlar. Diğer zamanlarda biri canını yakıyormuş gibi inler. Open Subtitles أحيانا تبكي في الأوقات الأخرى يبدو وكأن شخص ما آذاها
    Doğru günde, doğru saatte gelmeliler. TED عليهم أن يأتوا في الأيام الصحيحة، في الأوقات المناسبة.
    Sadece iyi günde değil, özellikle kötü günde. Open Subtitles ليس فقط في الأوقات السعيدة, و لكن في الأوقات الصعبة خصوصاً
    - Biliyor musun, bazen ben... beraber olduğumuz zamanları düşünüyorum. Open Subtitles اتعلمين , احيانا انا000 افكر في الأوقات التي عشناها معا
    İyi zamanlarında laboratuvar buna benzer bir şekilde görünürdü. TED في الأوقات الجيدة، كان المختبر يبدو كشيء من هذا القبيل.
    Stresli anlarımda beni çok rahatlatıyor. Open Subtitles إنها تمنحني راحة كبيرة في الأوقات العصيبة.
    Eski zamanlarda olsaydı kardeşim Morty ile beraber olurdun zaten! Open Subtitles في الأوقات العادية كنت تتنقلين مع أخي على أي حال
    Eski zamanlarda olsaydı kardeşim Morty ile beraber olurdun zaten! Open Subtitles في الأوقات العادية كنت تتنقلين مع أخي على أي حال
    Kısaca sevgim yüzünden bana iyi ve kötü zamanlarda güvenebilirsiniz. Open Subtitles ببساطة، الحب يعني بوسعك الإعتماد عليّ، في الأوقات الجيدة والعصيبة.
    Zor zamanlarda, kadınların görkeme her zamankinden çok ihtiyacı var. Open Subtitles في الأوقات الصعبة, السيدات تحتاج الرونق أكثر من ذي قبل.
    İyi zamanlarda, kötü zamanlarda, hastalıkta, sağlıkta, her türlü bokta. Open Subtitles في الأوقات الجيدة، والسيئة في الصحة والمرض، وكل ذلك الهراء
    Çalışma arkadaşlarım ve işim, bir istatistikmişim gibi hissedebileceğim zamanlarda beni değerli ve insan hissettirenlerdi. TED بأن زملائي في العمل ووظيفتي جعلوني أشعر بأنني ذو قيمة وإنسانية في الأوقات التي كنت سأشعر بأنني رقم في إحصائية.
    Ben her zaman onun yanındaydım. İyi günde de, kötü günde de. Open Subtitles لقد كنت دائماً معه في الأوقات الجيدة والسيئة
    Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde Ted, Star Wars'u izler. Open Subtitles تيد" يشاهد هذا الفلم في الصحه وفي المرض في الأوقات السعيده والأوقات الحزينه
    Daha iyi zamanlarda günde 10 sıçan yakalayabilir ama şu anda, etrafta bu kadar az kemirgen varken aç kalacak. Open Subtitles في الأوقات الجيدة هي تصيد 10 فئران في اليوم ولكن الآن مع وجود عدد قليل من القوارض حولها .. سوف تضطر للجوع
    Ve bunu giydiğinde, sevgili Traudl, beni ve Bavaria'da geçirdiğimiz zamanları hatırla, olur mu? Open Subtitles وعند تلبسها، عزيزي تراودل، تذكرني من خلالها. و في الأوقات التي قضيناها معا في بافاريا.
    Düşün işte beraber geçirdiğiniz zamanları. Open Subtitles أعد التفكير في الأوقات التي أمضيتماها معاً!
    İyi ve kötü zamanları paylaştık şimdi de şarabı paylaşalım. Open Subtitles نشترك في الأوقات الطيبة... والسيئة... ...
    Ama öyle olsaydı bile, o zor zamanlarında seni kim teselli ederdi? Open Subtitles ولكن إن كان ذلك ، فمن يواسيكِ في الأوقات الصعبة ؟
    Zor zamanlarında seninle birlikte geliyorlar tıpkı senin gibi. Open Subtitles يساعدونَكِ في الأوقات الصعبة مثلك تماماً
    Stresli anlarımda beni çok rahatlatıyor. Open Subtitles إنها تمنحني راحة كبيرة في الأوقات العصيبة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus