dışarda, kontrolden çıkan bir köleyle ilgileniyor. Mr. Fletcher, siz kuzeyden olmalısınz. | Open Subtitles | انه في الخارج يطارد عبيداً هاربين .اه, عزيزي السيد فليتشر من الشمال |
Bizimkileri dışarda, yüzeysel bir gün ışığında ve hamağımda yakaladım. | Open Subtitles | لقد رأيت أهلي في الخارج, في وضح النهار, على أرجوحتي |
Görünüşe göre ölmeden önce uzun bir süre orada kalmışlar. | Open Subtitles | يبدو انهم كانوا في الخارج لفترة طويلة قبل ان يقتلوا |
Tuhaf bir şekilde aynı Afrika pirinci evlerimizde hor görülürken dışarıda baştacı oldu. | TED | ومن السخرية بأن نفس الأرز الأفريقي المُحتقر في المنزل رُحّب به في الخارج. |
Eğer egzos gazlarına bu derece hassasiyetin varsa... dışarı çıkmamalısın. | Open Subtitles | إنكنتتشعرينبحساسيةأكثر للغازاتبهذاالمكان .. فلا يجب عليك البقاء في الخارج حقيقةً |
Dar görüşlü yerli çocukların aksine sen yurt dışında bulundun. | Open Subtitles | لقد كنت في الخارج ليس مثلنا فنحن صبيان ضيِّقو الأفق |
O şeyler hala dışarıdayken atış talimi ve yanaşık düzen eğitimi yaptık. | Open Subtitles | اننا لدينا تمرين رماية ومسير عسكري بينما تلك الاشياء لازالت في الخارج |
- Teşekkür ederim. Hakikaten minnettarım. - dışarıda bir adam var. | Open Subtitles | شكرا لك , اقدر لك ذلك هنالك احد ما في الخارج |
Ve dışarda belki de yüz polis memuru... psikopat Derek'i aramakla meşgul. | Open Subtitles | وهناك حوالي مئة من ضباط شرطة في الخارج يبحثون عن المجنون ديريك |
Sorun değil, ben dışarda uyurum. Yıldızların altında, romantik olur. | Open Subtitles | لا بأس سأنام في الخارج ، تحت النجوم سيكون رومانسياً |
Ve bir koloniyi deşmek ve dışarda çalışan karıncaları işaretlemek isterseniz onları asla aşağıda derinde göremezsiniz. | TED | وإذا وضعت علامة للنمل الذين يعملون في الخارج ، والذين يحفرون المستعمرة، أبداً لا تراهم في الأعماق. |
Tüm kaydediciler ve pişiriciler ile orada, o dengesini bozuyor. | Open Subtitles | بوجود كل قاطعي الأخشاب والصيادين في الخارج هذا يضر بالتوازن |
Ama efendim, eğer biz orada olacaksak burada kim olacak? | Open Subtitles | لكن, يا سيدي, إذا كنا في الخارج, من سيكون هنا |
orada ne işi olduğunu dahi hatırlayamıyor gibiydi. | Open Subtitles | تقول أنها لاتستطيع تذكر ماذا كانت تفعل في الخارج حتى |
Neredeyse 30 yıldır devlet hapishanesinde, aşağı yukarı bir kaç kez dışarıda. | Open Subtitles | هذا تقريباً 30 سنة في رعاية الحكوممة تقريباً بعض الإحازات في الخارج |
Yasak şehrin içinde her zaman İmparator kalacaksınız... ama dışarıda değil. | Open Subtitles | أنت دائما ستكون الإمبراطور داخل المدينة المحرمة لكن ليس في الخارج |
Burada kalmak için para verdik. Bizi böyle dışarıda bırakamazlar. Saçmalık. | Open Subtitles | لقد دفعنا أجرة هذه الغرفة لا يمكنهم أن يبقونا في الخارج |
Teçhizatınızı alın ve dışarı, yanıma gelin. Çalışma sahasını gezeceğiz. | Open Subtitles | حسناً احضروا معداتكم و قابلوني في الخارج سنقوم بجولة سياحية |
dışarı çıkıp kıyafetlerinizi değiştirip gelin, size gösterecek bir şeyim var. | Open Subtitles | ,أذهب و بدل ملابسك في الخارج عندي شيء يجب أن تراه |
İlk sen git. HAL gibi beni dışarı kilitlemeni istemiyorum. | Open Subtitles | إذهب أنت أولاً لا أريد أن تقوم بحبسي في الخارج |
yurt dışında öğrenim görürken bu bahaneler ile eve gelmedin. | Open Subtitles | أنك لم تأتي إلى المنزل بأعذار أثناء دراستك في الخارج. |
Ama bu adam dışarıdayken büyük bir risk aldığını anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | ولكنكِ تفهمين أنكِ تقومين بمخاطرة كبيرة بترك هذا الرجل في الخارج |
Çok eğlenceli. Veriyor olmalı yani yoksa ne anlamı var ki? | Open Subtitles | أعني , هي ستكون في الخارج أو ما هي النقطة ؟ |
Farkındayım, Nate. Bunun için Dışarıdayım. | Open Subtitles | أنا مدرك لذلك , نايت لهذا انا هنا في الخارج |
Sadece dışarıdan gelen rüzgârın uğultuları eşliğinde çadırımda sevişen ben ve o vardık. | Open Subtitles | كنا أنا و هي فقط. نتضاجع في خيمتي مع عويل الرياح في الخارج. |
Haifa'da yaşıyorum ama bu aralar zamanımın çoğunu yurtdışında geçiriyorum. | TED | أنا أعيش في حيفا، ولكن حاليًا، أقضي معظم وقتي في الخارج. |
Kapıyı aç, dışarısı çok soğuk. Buradayım! Buradayım, yardım edin! | Open Subtitles | افتحي الباب فالجو بارد في الخارج هنا هنا , ساعدني |
Çünkü biliyoruz ki, dışarıdaki insanlar gelip bize yardım edebilirler, fakat kendimize yardım etmezsek, yapılacak hiç bir şey yok. | TED | لأننا نعرف، نحن ندرك بأن الناس في الخارج يمكنهم المجيء ومساعدتنا لكن إن لم نساعد أنفسنا، لا يمكننا فعل شئ |