bilimde, bir parçası olmayı hayal ettiğin önemli atılımlar vardır. | Open Subtitles | هناك قفزات في العلم يتمنى الفرد أن يكون جزءاً منها |
Birkaç yıl önce bilimde alışılmadık bir şey yaptım. | TED | ولكن بعد عدّة سنوات، قمت بشيء غير عادي في العلم. |
bilimde emin olunmadığı zaman yapılan şeyi yaptık, yani tekrar deney yaptık. | TED | لهذا قمنا بما نفعله في العلم عندما لا نكون متأكدين، وجربناها مرة أُخرى. |
Günümüzde birçok kişi bilim ve istihza ile kuşatılmaya eğilimlidir. | Open Subtitles | أكثر الناس يميلون إلى الإلباس اليوم أنفسهم في العلم والتهكم. |
Bu yeni bilim alanında çalışmak isteyen genç ve parlak beyinlerle ilgileniyor. | Open Subtitles | انه مهتم بايجاد عقول صغيرة وجيدة للالتحاق بهذه المجالاات الجديدة في العلم |
Bu fikre göre dünyadaki herkes bilime bir katkıda bulunabilir. | TED | وهذه الفكرة قائمة على أن الجميع في العالم قادرون على المساهمة في العلم. |
Ve bu, bilimin büyük bir mutluluğudur: önsezilerimizin deney yoluyla mağlubiyeti. | TED | وهنا تكمن المتعه الحقيقه في العلم: هزيمه حدسنا من خلال التجارب العلميه. |
Bu da, bütün bu olanları, yani, bilim ve sanattaki Dünya çapında, kendiliğinden atılmış gibi görünen adımları açıklıyor. | Open Subtitles | هذا سيفسر لم توجد كل هذه, كما تعلم ما يبدو بأنها قفزات مبتكرة فورية, و عالمية, في العلم, في الفنون |
20. yüzyılda bilimde birbirinden bağımsız iki büyük konunun gelişmesine şahit olduk. | TED | في القرن العشرين، رأينا تطور مستقل لموضوعين كبيرين في العلم. |
Benim bugün konuşmak istediğim konu da bu: bilimde duyguların rolü. | TED | وهذا في الواقع ما أرغب في التحدث عنه اليوم: دور العواطف في العلم. |
Duyguların bilimde en az hayatımızda olduğu kadar önemli olduğunu söylemek istiyorum. | TED | أود أن أقترح أن العواطف لا تقل أهمية في العلم كما هي في أي جزء آخر من حياتنا. |
bilimde duyguların yerine dair küçük bir örnek çalışma olarak düşünün. | TED | اعتبروها دراسة حالة صغيرة عن العواطف في العلم. |
bilimde bazı büyük başarılar bu tür aptallıklar sonucu ortaya çıkar. | Open Subtitles | بعض من أعظم إنجازات في العلم يأتي إلى نفس النوع من الحماقة. |
bilimde deneyler yoluyla öğreniriz değil mi? | Open Subtitles | حسنا,في العلم نحن نتعلم من التجريب,صحيح؟ |
Şimdi bunun bilim tarihinde de örnekleri var ve ne olduğunu söylemeden önce size bilim tarihindeki örneklerden bahsedeceğim. | TED | هناك تاريخ لهذا في العلم و قبل أن أخبركم ما هو. سأحدثكم قليلاً عن تاريخه في العلم |
Normal bilim yaparak gayet iyi bir kariyerim olabilirdi. | TED | يمكن أن تكون لي مسيرة عملية جيدة في العلم. |
Eğer veremezsek, belki de bilim ve felsefe biliminde cevaplanması en zor sorulardan birisi olacak. | TED | وإذا لم نستطع، فهذه هي ربما المشكلة الأصعب في العلم والفلسفة. |
Bu alıntı sık sık eksik yapılır, çünkü Feyerabend'in gerçekte söylediği "bilime herşey uyar" değil. | TED | دائما ما تؤخذ هذه المقولة خارج سياقها ﻷنه لم يقل أن أي شئ ان في العلم يمكن أن يقبل |
bilime güvenimiz de, bilimin kendisi gibi, kanıta dayanmalıdır ve bu da biliminsanlarının, daha iyi iletişimciler haline gelmeleri gerektiği anlamına gelir. | TED | ثقتنا في العلم كالعلم نفسه يجب أن تكون قائمة على الدليل و هذا يعني أن العلماء يجب أن يكونوا أكثر فعالية في الاتصال |
Bunu yapmayı mümkün kılan inanılmaz bilime başvurmadan önce, zenotransplantasyon konusunu daha iyi anlamaya çalışalım. | TED | قبل الخوض في العلم المذهل الذي يمكنه تحقيق ذلك، دعونا نفهم بشكل أفضل ماهية نقل الأعضاء بين الكائنات الحية. |
Bu aşamada, bilimin ve felsefenin çözemediği o gizem baki kalıyor: | TED | وفى هذه العملية توجد واحدة من أعظم الألغاز المتبقية في العلم والفلسفة. |
Ve o kelime dağarcığıyla, onlara yeni bilimsel ifadeler getirebildim ve birlikte bilimin kültür için yeni bir anlayışını paylaşıyorduk. | TED | وباستخدام ذلك القاموس، تمكنت من جلب مصطلحات علمية جديدة، ومعًا، وصلنا إلى مفهومٍ جديدٍ في العلم من خلال الثقافة. |
Eğer bir bağıntı kurabilirsek kuyruklu yıldızların üzerindeki amino asitler ile Dünya üzerinde yaşam arasında bu, bilimdeki en önemli bulgulardan biri olurdu. | Open Subtitles | لو استطعنا تأسيس علاقة بين الأحماض الأمينية على المذنّبات والحياة على الأرض فستكون من أهم الاكتشافات في العلم |