Arabada fidyeyi beklerken bebek arka koltukta battaniyeye dolanıp boğuluyor. | Open Subtitles | علق الطفل في البطانية في الكرسي الخلفي واختنق. |
Arka koltukta bulduğundan ne haber? | Open Subtitles | تماما ماذا عن ماوجدتيه في الكرسي الخلفي؟ |
Onların benim ofisimde bir koltuğa oturmalarına izin vermekten... | Open Subtitles | ـ اتركه يجلس في الكرسي هنا في مكتبي؟ ـ اجل, سيدي, لدي فكرة عن ذلك |
Arka koltuktaki pompalıyla alakası yok yani? | Open Subtitles | اليس لديك شيئ بخصوص البندقية التي في الكرسي الخلفي ؟ |
Yarın biz koltuktayken Bebe'yle konuşacağım. | Open Subtitles | أنا سَأَتكلّمُ مع بيب غداً عندما نحن في الكرسي. |
Ya da üstünde boya olmayan son tekerlekli sandalyedeki adamın. | Open Subtitles | أو آخر رجل في الكرسي المتحرك بدون أي طلاء عليه. |
O vahşilerin senin kanlı bedeninden arta kalanlarla beslenebilmeleri için seni yanlız ve bir sandalyeye bağlı halde bıraktı. | Open Subtitles | تركتك بمفردك مقيد في الكرسي فاقد الأمل , في انتظار ان يتم النيل منك بطريقة دموية |
Sana sormalıyım, sence tekerlekli sandalyede olmam daha mı iyi? | Open Subtitles | علي سؤالكِ , إذا ما كان أسهل عليكِ رؤيتي في الكرسي المتحرك ؟ |
Konuşma bozukluğu, yalan söyleme arka koltukta yuvarlanan votka şişesi. | Open Subtitles | ركزوا على كل التفاصيل سواء تأتأة او كذب زجاجو فودكا في الكرسي الخلفي |
El yapımı patlayıcılar, benim oturmam gereken koltukta onu parçalara ayırdı. - Borcun bu mu yani? | Open Subtitles | عبوة ناسفة، قطعته أشلائاً في الكرسي الذي كان يجب أن أجلس عليه |
Ön koltukta dört kişi oturuyorsunuz kimse emniyet kemerini takmamış hız yapıyordunuz ve hastane yakınlarında kornaya basıp duruyordunuz aracın arkası açık, döküntüler düşüyordu ve bu kamyonu kullanabilmek için ticari kullanım lisansınız yok. | Open Subtitles | لدينا أربعة أشخاص في الكرسي الأمامي لا أحد يلبس حزام الأمان أنت تسرع وتطلق البوق |
Bir ara koltukta kestirmeyi dene. | Open Subtitles | حاول أن تأخذ قيلوله في الكرسي أحياناً |
Bebek, beni ön koltuğa mı koyuyorsun? | Open Subtitles | الطفل الرضيع، أنت تَضِعُني في الكرسي الأماميِ؟ |
Yani koltuğa oturuyorsun sonra da evrenin sırları beynine mi yükleniyor? | Open Subtitles | اذا , تجلس في الكرسي ويقوم بتحميل اسرار الكون |
Aslında emniyet kemeri yüzünden arka koltuktaki levyeme uzanamadım. | Open Subtitles | صراحة، علق حزام الأمان علي ممـا لم يمكني للوصول إلى المخل في الكرسي الخلفي. |
Arka koltuktaki şeytani sosyopat öyle diyor. | Open Subtitles | يوجد أحد السيئين يجلس في الكرسي الخلفي ! |
Ben koltuktayken. | Open Subtitles | بينما أنا كُنْتُ في الكرسي. |
Ve tekerlekli sandalyedeki çocuğa da pek ısınamamış. | Open Subtitles | وان الطفل الذي في الكرسي المتحرك من الواضح انه لم يكن مرتاحا |
Tekerlekli sandalyedeki adama yaptığını gördüm. İki normal insanı iyileştirmek gibiydi. Duble puan! | Open Subtitles | شاهدت ما فعلته مع ذلك الرجل في الكرسي المتحرك، إنه كشفاء شخصين، نقطة مضاعفة |
O vahşilerin senin kanlı bedeninden arta kalanlarla beslenebilmeleri için seni yalnız ve bir sandalyeye bağlı halde bıraktı. | Open Subtitles | تركتك بمفردك مقيد في الكرسي فاقد الأمل , في انتظار ان يتم النيل منك بطريقة دموية |
Bunu bir sandalyeye bağlı olan kadın söylüyor. | Open Subtitles | قولي للمرأة المقيدة في الكرسي |
Ama o kadar çok zaman geçmişti ki sandalyede artık torunum oturuyordu. | Open Subtitles | ما عدا أنَ الكثير من الوقت قد مضى بحيثُ أنَ حفيدي هوَ من كانَ في الكرسي الكهربائي الآن |