Fakat finansal vergi düzenleyicilerin yüzde 17'sinin atık bir işi yok. | TED | لكن 17 في المائة من معدي الضريبة لم يعد لديهم وظائف. |
Nüfusumuzun yüzde biri, dünya üzerindeki tüm mal ve hizmetlerin yüzde kırkına sahip. | TED | واحد في المئة من لنا تملك 40 في المائة من جميع السلع والخدمات. |
Acaba yüzde kaçınız gerçekten koyu, zengin ve sert seviyor? | TED | كم في المائة منكم يردها غامقة و ثقيلة ونصف محمصة؟ |
yüzde 15'i üç yıl içinde salgın olacağını düşündüğünü söyledi. | TED | 15 في المائة أعتقدوا أنه سيحدث وباء خلال ثلاث سنوات. |
Herif ikna olsun diye üstüne bir de %30'luk teşvik verdim. | Open Subtitles | .. كان عليَّ إغرائه بثلاثين في المائة كحوافز أيضاً |
Cep telefonları ve sesli konuşmalarla ilgili benim kendi araştırmam bu aramaların yüzde 80'inin aslında dört kişiyle yapıldığını gösterir. | TED | بحثي الخاص حول الهواتف المحمولة والإتصالات الصوتية أظهرت أن 80 في المائة من المكالمات تتم في الواقع مع أربعة أشخاص. |
Zamanının yüzde 99'unda iyi biridir. Bize de çok yardımı dokundu. | Open Subtitles | في الحقيقة أنه 99 في المائة كان جيد لقد كان يُساعدنا |
Ve yüzde 20' si de ev alabilmek için yoksa bu parktan kurtulamayacağız. | Open Subtitles | و 20 في المائة لصندوق الاجار حتى نتمكن من الخروج من هذه المقطورة |
Dünyada meclisteki bütün insanlar arasında yüzde 13 kadın. | TED | من كل اعضاء البرلمانات في العالم، 13 في المائة هن من النساء. |
Kar amacı gütmeyen, daha çok kadınlar tarafından yönetildiğini düşündüğümüz şirketlerde bile, yüksek düzeyde görev yapan kadinlar: yüzde 20. | TED | وحتى في العالم الغير ربحي، حيث نعتقد احيانا انه يدار بواسطة نساء أكثر، نجد النساء في القمة هن 20 في المائة. |
Onun bu programından geçen... ...insanların yüzde dördünden azı.. ...aslında cezaevine geri dönecek. | TED | أقل من 4 في المائة من الناس الذين مروا ببرنامجها فعلا عادو إلى السجن. |
Şu anda,Kaliforniya'nın enerji tüketiminin... ...yüzde 20'si,daha çok... ...Güney Kaliforniya'ya su... ...pompalamak için kullanılıyor. | TED | حاليا، 20 في المائة من استهلاك الطاقة في كاليفورنيا مستخدمة لضخ المياه غالبا في جنوب كاليفورنيا. |
Eğer yeşil ile başlarsak, yüzde 80-100 arası olduğunu görüyoruz. | TED | اذا بدأت بالاخضر , يمثل حوالي 80 الى 100 في المائة |
Gerçekte absorbe edilen tüm emisyonlarımızın yaklaşık yüzde 25'lik miktarı, ki bu durumda sonrasında asitleşmeye ve okyanuslardaki alkalinitenin azalmasına yol açmakta. | TED | في الواقع ما تم امتصاصه هو 25 في المائة من انبعاثاتنا والذي يؤدي الى حامضية او نقص القلوية في المحيطات |
Yeşil karbon, yani ormanların yok olması ve zirai emisyonlar ve mavi karbon, birlikte tüm emisyonlarımızın yüzde 25'lik kısmını oluşturuyor. | TED | الكربون الاخضر والذي هو انبعاثات ازالة الغابات و الزراعه والكربون الازرق مجتمعه تشكل 25 في المائة من انبعاثاتنا |
Bu kişi emekli olduğunda çalışırkenki gelirinin yüzde 150'siyle emekli olmuş. | TED | نعم، هذا الشخص تقاعد ليحصل على 150 في المائة من دخله في فترة التقاعد |
24 aroma varken duranlardan yalnızca yüzde 3'ü reçel satın aldı. | TED | من الاشخاص الذين توقفوا في حالة ال 24 فقط اربعة في المائة منهم اشترى علبة مربى |
6 aroma varken duranlardan yüzde 30'u bir kavanoz reçel aldı. | TED | ومن الناس الذين توقفوا في حالة الستة لاحظنا ان 30 في المائة منهم قامو بالفعل بشراء المربى |
El Salvador'da da çok benzer, yüzde 66. | TED | وفي دولة سلفادور , قريب جدا , 66 في المائة |
Finansal krizden önceki 15 yıl boyunca Alttaki %99'luk gelir dağılımının büyüme oranı, az önce bahsettiğimiz ortalamadan yarım puan daha yavaştı. | TED | على مدى السنوات الخمسة عشرة قبل الأزمة المالية, معدل النمو في التسعة والتسعين في المائة السفلى من إيرادات التوزيع كان أبطأ بنصف نقطة من المتوسطات التي كنا نتحدث عنها من قبل. |
Viski %40 oranında alkol içerir ve alkol çok ilginç bazı özelliklere sahiptir. | TED | الآن، الويسكي يحتوي على 40 في المائة كحول، وقد حصلت الكحول على بعض الخصائص مثيرة جداً للاهتمام. |