Sonraysa sahilde ve şimdi de iki kilometre ötedeki Parkta | Open Subtitles | و بعدها على الشاطئ و الآن في المنتزة بعيداً بميل |
Tüm öğleden sonramı boşaltacağım Parkta veya nehir kenarında yemek yeriz. | Open Subtitles | سأتفرّغ وقت الظهيرة, وسنتناول طعامنا في المنتزة أو بجانب النهر. |
Parkta Trompet çalan adamların önündeki bankta. | Open Subtitles | بمقعد في المنتزة في حضور أولئك الرجال الذين يطرقون الطبول |
Parktaki bir hendeğin dibinde bir kadın neredeyse ölmüş bir halde bulunmuştu ve birkaç insan bir şekilde bu çocuklar tarafından rahatsız edilmiş veya zarar görmüştü. | Open Subtitles | إمرأة إنتهى بها الحال إلى قعر حفرة في المنتزة و هي على وشك الموت و مجموعة أخرى من الأشخاص تم التحرش بهم أو تعرضوا للإيذاء بطريقة ما من قبل هؤلاء الأولاد |
Parktaki bir adam babamı tongaya getirdi. | Open Subtitles | ابي تعرض للاحتيال من رجل في المنتزة |
İkimiz parka ördek beslemeye gitsek nasıl olur? | Open Subtitles | لما لا نذهب لإطعام البط في المنتزة , نحن الإثنان فقط؟ |
Sana bunu daha önce söyledim mi bilmiyorum ama önümüzdeki pazar Park'ın açılış törenine Belediye Başkanı gelecek. | Open Subtitles | لا اعلم اذا كنت قد أخبرتك هذا من قبل لكن العمدة سيكون في المنتزة للألقاء كلمة الاحد القادم |
Aptalca davranıyorsun. Parkta buluşalım. Neresi olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | فلتلتقي بي في المنتزة انتي تعلمي اين |
Parkta yeni bir kurt daha görülmüş. Bunun bu hafta sonunuz için-- | Open Subtitles | بالأضافه, تم رؤيه ذئب في المنتزة ما يعنيه هذا لعطلتكم... |
Parkta bulunan kızın durumu nasıl acaba? | Open Subtitles | كيف حال الفتاة التي وجدت في المنتزة ؟ |
Sarah, benim bebeğimin evimin karşısındaki Parkta oynuyor olması gerekiyordu. | Open Subtitles | "سارة" كان من المفترض لطفلتي أن تلعب في المنتزة المقابل لمنزلي |
Parkta koşmaya gidecektik ama son anda bir müşteri toplu görüşme istedi. | Open Subtitles | كنا ذاهبين لنركض في المنتزة وفي ... اللحظة الأخيرة |
Parkta mumlu anma toplantısı var. | Open Subtitles | نحن ذاهبون لإشعال الشموع في المنتزة. |
Bu sırada Lindsay ise Parkta Moses Taylor'la buluşmayı bekliyordu. | Open Subtitles | في هذه الأثناء, كانت (لينزي) تنتظر في المنتزة موعدها مع (موسيس تايلر) |
Parkta bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان كبير في المنتزة |
- Parkta bulduğun yapay elmasta deri hücreleri buldum DNA, Fagan'ın saçıyla eşleşti. | Open Subtitles | -أخذت خلايا جلد من على أحجار الراين التي وجدتها في المنتزة, و الحمض النووي طابق شعر (جيسكا فيغان) |
Çünkü Ari parka cesetlerini değil, cep telefonlarını attı. | Open Subtitles | لأن (أري) ترك هواتفهم في المنتزة و ليس جثمانهم |
19 Nisan 1989 gecesi New York City'deki Central Park'ta bir koşucu vahşice dövüldü ve kendisine tecavüz edildi. | Open Subtitles | في مساء 19 إبريل 1989 تعرضت مهرولة للضرب بوحشية و الإغتصاب في المنتزة المركزي في مدينة نيويورك |