Fakat artık şaşırmak için tanıdık, bildiğimiz dünyadan ayrılmanıza gerek yok. | TED | ولكنك لست في حاجة إلى ترك المألوف والسفر حول العالم للتتفاجأ |
Yardımına ihtiyacım var, böyle bakmaya devam edersen çığlık atabilirim. | Open Subtitles | أنا في حاجة إلى مساعدتك اذا اِستمريت بالتحديق هكذا سأصرخ |
Sana zarar vermek istemiyorum, Ama o belgeler bana lazım. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أجرحك ولكني في حاجة إلى الوثائق |
Demek ki bu güzel bayanın gerçek bir erkeğe ihtiyacı var. | Open Subtitles | إذن هذه الفتاة الجميلة لا بد أنها في حاجة لرجل حقيقي. |
Tahta çıkmadan önce prensesin daha çok tecrübe kazanması gerekiyor. | Open Subtitles | في حاجة لتعلم الكثير منها قبل أن تتولى شئون الحكم |
Ve biraz Noel ruhuna ihtiyacın var. Ve ben çoktan seni kaydettim. | Open Subtitles | وأنت في حاجة إلى القليل من روح عيد الميلاد ولقد سجلتك بالفعل |
Bu yüzden ileri çıkmanıza ve bu ailenin bir parçası olmanıza ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لذا نحن في حاجة لكم للوقوف جانبنا وأن تكونوا جزءا من تلك الأسرة |
Paraya ihtiyacım vardı, bu yüzden bir kaç kez yaptım. | Open Subtitles | انا قمت بها عدة مرت لإني كنت في حاجة للمال |
Göç etmek için para ve gidecek bir yer bulmanız gerek. | Open Subtitles | للهجرة أنتِ في حاجة الى الكثير من المال والمكان المناسب للذهاب |
Hapse girdiğimi biliyorum. Bunu tekrarlamana gerek yok, tamam mı? | Open Subtitles | أعرف بأنني دخلت الحبس لست في حاجة بأن تذكريني، حسناً؟ |
Ama görüyorsun, gerçekten de senin gibi bir dadıya ihtiyacım var. | Open Subtitles | لكنّك كما ترى، أنا حقا في حاجة إلي مربية أطفال مثلك |
Birbirinize karşı kaybedecek bir sevginizin olmadığınızı biliyorum ama, ona ihtiyacım var. | Open Subtitles | وأنا أعلم أن ليس هناك حب مفقود بينكما، ولكني في حاجة له. |
Sana yeni bir sabit numara ve sabit telefon lazım. | Open Subtitles | انت في حاجة الى رقم هاتف وهاتف لخط ارضي جديد. |
Uzun bir gün oldu ve şimdi uyuman lazım tamam mı? | Open Subtitles | الآن وكان يوم طويل وأنت في حاجة للحصول بعض النوم بخير؟ |
Demek ki bu güzel bayanın gerçek bir erkeğe ihtiyacı var. | Open Subtitles | إذن هذه الفتاة الجميلة لا بد أنها في حاجة لرجل حقيقي. |
Sadece bir hastaneye ihtiyacı var, oradan eminim bir şeyler yapabilirler. | Open Subtitles | هي في حاجة إلي مُستشفي, أنا مُتأكدة إنهم سيفعلون شيء مـا. |
Ben, bu sabah uyandım, aynaya baktım ve düşündüm ki, değişmem gerekiyor. | Open Subtitles | استيقظت هذا الصباح ونظرت في المرآه وفكرت مباشرة, أنني في حاجة للتغير |
Bir reçetenin izini sürmemiz gerekiyor. Bunu yapabilirsin, değil mi? | Open Subtitles | إنّنا في حاجة لإقتفاء وصفة طبيّة، بوسعكِ فعل هذا، صحيح؟ |
Gerçekten rahatlaman için biraz daha zamana ihtiyacın var,tamam mı? | Open Subtitles | أظن حقا أنك في حاجة للمزيد من الوقت لتهدأي, حسنا؟ |
Ama korkarım biz onun gibi değiliz. Birbirimize ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لكننا لسنا كذلك، أخشى هذا نحن في حاجة ماسّة لبعضنا |
Ortadan kaybolabilmem için bildiğim en iyi ikinci ajana ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | ولكي أختفي، أنا في حاجة إلى مساعدة ثاني أفضل عميل أعرفة. |
Günlüğü 50'ye iki kuyu kazıcı ve iki işçi istiyorum. | Open Subtitles | أنا في حاجة لحفارين جيدين وعاملان بـ 50 في اليوم |
John ve Any'nin bana gerçekten ihtiyaçları var şimdi ve hoşlarına da gidecektir. | Open Subtitles | جون و ايمي اكيد في حاجة لي الان لذلك،، متأكدة أنهم يودون ذلك |
Gerçek bir erkek olmaya ihtiyacım yok. Ben bir aktörüm. | Open Subtitles | أنني لست في حاجة لأن أكون رجل حقيقي أنني ممثل. |
Ekonomi üzerindeki bu tehlikeyi gördükten sonra, bu soruna bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündüm. Tüm bunlara yaklaşımım bu. | TED | وبالتالي بالنظر إلى هذا الخطر على الاقتصاد، فكرت أننا في حاجة إلى حل لهذا المشكل. هذه مقاربتي لكل هذا. |
Küçük prototipimiz bize çok iyi olacağına dair iyi sezgiler veriyordu fakat hala üzerinde çok çalışmamız gerekiyordu. | TED | نموذجنا الأولي الصغير أعطانا تبصرا جيدا أنه يعمل بشكل جيد، لكن لا نزال في حاجة إلى العمل أكثر عليه. |
Bu, bilginin kendi kendine izanlı olup, ona ihtiyaç duyduğumuzda biz aramak zorunda kalmadan bize geldiği bir dünya. | TED | إنه عالم حيث المعلومات نفسها أصبحت ذكية، وتأتي إلينا تلقائيا عندما نكون في حاجة إليها دون الحاجة إلى البحث عنها. |
yardıma ihtiyaçları vardı ve büyük şirketlerin kendileri de bu ikilemin içindeydiler. | TED | كانوا في حاجة إلى المساعدة و الشركات الكبيرة نفسها لديها نفس المعضلة. |