İster inan ister inanma ama FBI acil durumlarda bunu kullanmamı öğütledi. | Open Subtitles | اخبروني ان استعمله في حالات الطوارئ فقط والوقت الحالي بدو وقتاً مناسباً |
Nadir görülen bazı durumlarda, düzen değişimi bu sorunu çözebiliyor. | Open Subtitles | في حالات نادرة ، تغيير الأسلوب الرياضي قد يحل المشكلة |
Size Parkinson ve kas tonusu bozukluğu gibi durumlarda motor sistemini tedavi edebilmek için derin beyin uyarılmasını kullanabileceğimizi gösterdim. | TED | لقد أريتكم كيف يمكننا استخدام التحفيز الدماغي العميق لمعالجة الجهاز الحركي في حالات مرض الباركنسون و الدستونيا |
Mahallelerin bozulup tükendiği vakalarda çoğu zaman hala bir nabızları olduğunu fark ettim.Oranın, | TED | قد وجدت ذلك في حالات لم تنجح فيها الأحياء، لا زالت تملك نبضًا. |
Depresyon durumlarında ruh hali devresini tedavi edebilmek için kullanabileceğimizi gösterdim. | TED | لقد أريتكم أننا يمكن استخدامه لمعالجة دارة متعلقة بالمزاج في حالات الاكتئاب |
Uzun süreli perspektif gerektiren şeylerden söz ediyorsunuz, bir kalkınma perspektifi, sadece acil durum insani yardım perspektifi değil. | TED | تتحدث عن أشياء تتطلب رسم منظوري طويل الأمد، رسم منظوري تنموي وليس فقط رسم منظوري للمساعدات الإنسانية في حالات الطوارئ. |
kaçma dürtüsü gelir. Asıl sorun, gerekmediği durumlarda korku ve endişe duymaya başlamaktır. | TED | تكمن المشكلة عند شعورنا بالخوف والقلق في حالات لا تستدعي ذلك. |
Dr. Elena Bodnar acil durumlarda kolayca iki yüz maskesine ayrılan bir şutyen icat etti. | TED | الدكتورة ايلينا بودنار اخترعت صدرية يمكنها، في حالات الطوارئ أن تنفصل بسرعة إلى زوج من أقنعة الوجه الواقية. |
Ama diğer durumlarda robotlara olan bu duygusal bağı teşvik etmek yararlı olabilir. | TED | ولكنه قد يكون مفيدًا في حالات أخرى، أن نعزز هذا الإتصال العاطفي مع الروبوتات. |
Stresli durumlarda, sesi ve alaycı, aşağılayıcı sert tonu yükseltmek doğaldır fakat bu, konuşmayı tatminkâr olmayan, patlayıcı bir sona götürmeye neden oluyor. | TED | رفع الصوت والصراخ طبيعي في حالات التوتر، لكنه غالباً ما يجرّ المحادثة لنهاية نارية وغير مرضية. |
Birçok kere çok stresli durumlarda sahnede bulundum, binlerce insan beni izlerken. | TED | كنتُ على خشبة المسرح عدة مرات في حالات توتر شديدة، وآلاف الأشخاص يشاهدونني. |
bunun silinmesi gerek. Bu gibi durumlarda, yoneticiler aninda siliyorlar. | TED | مما يتوجب حذفه. في حالات مثل هذه، يقوم المدراء بحذفها فقط. |
Diğer durumlarda sinirler daha verimli bir şekilde sinyaller yollamaya uyum sağlarlar ve mesajı kuvvetlendirirler. | TED | في حالات أخرى، تعتاد الأعصاب إرسال الإشارات بفاعلية أكبر، مضخّمة للرسالة، |
Her biri, istemeden de olsa, bir ilaç etkileşimi yaratır. Bu da, olağanüstü durumlarda, böbrek yetmezliğine, karaciğer hasarına veya iç kanamaya yol açabilir. | TED | قام كل منهم بدون قصد بإحداث تفاعل دوائي، يمكنه في حالات شديدة أن يؤدي إلى قصور كلوي؛ قصور كبدي؛ أو نزيف داخلي. |
Diğer durumlarda ise, ilik doğrudan iğneyle kalçadaki iliak krest denen bir kemikten alınır. | TED | في حالات أخرى، يُستخرج النخاع مباشرة من عظم الوَرِك، يدعى بالعُرف الحَرقَفي |
Çatışma sonrası durumlarda, durumun tekrar çatışmaya yönelmesinin sebebi yaşlı kadınlar öfkeli olduğu için değildir. | TED | في حالات مابعد الحرب بسبب أنهم عادةً يرجعون الى الحرب ليس بسبب غضب النساء العجائز |
Fiziksel ve inanıyorum ki, duygusal belirtilerin diğer vakalarda olduğu gibi buna götürebilir. | Open Subtitles | و أعتقد أن لديك أعراضعاطفيةبطبيعتك.. يمكن أكتشاف ذلك كما حدث في حالات مشابهة |
Bazı nadir vakalarda hastaların programı 16 ayda tamamladığını gördüm. | Open Subtitles | في حالات استثنائية ، لقد رأيت المرضى كاملة البرنامج كما في اقل من 16 شهرا. |
Çok hızlı fosilleşme durumlarında, beyin tarama tuşuna basarak Seymour'un eski hatıralarını yerine getirebilirim. | Open Subtitles | في حالات التحجر السريع، يمكنني عمل فحص للدماغ و إسترجاع ذكريات سيمور عند موته |
Bu yüzden acil durum görevlilerinin devamında en güvenli rotayı belirlemeleri için dinleyin. | TED | عليك الاستماع للمستجبيين في حالات الطوارئ لتحديد المسار الأكثر أمانًا. |
Ve bence çatışma sonrası bir durumda üç şey kritik önem arz eder. | TED | وأريد أن أقترح أنه عادةً في حالات مابعد الحرب هناك ثلاث أشياء حساسة |
Hala acil durumlar için cüzdanında adımı saklıyorsun. | Open Subtitles | ولا تزال تحتفظ برقمي بحافظتك كرقم للإتصال في حالات الطواريء |
Son derece uygunsuz koşullarda yapıldığına dair bilgi sahibiyim. | Open Subtitles | أملك معلومات شخصيه أنها صُنعت في حالات قذره |