Duygularımın yoğunlaştığını hissettiğimde, boş bir kutu düşünürüm ve hislerimi o kutunun içine koyarım. | Open Subtitles | حينما أشعر أن عواطفي , ستُسيطر عليّ , أتخيّل ببساطة صندوقاً خالياً وآخذ ما أشعر به وأضعه , في ذلك الصندوق |
Şey sahip olduğumuz her kuruş o kutunun içerisindeydi. | Open Subtitles | امم كل بنس أمتلكناه كان في ذلك الصندوق المقفل ترجمة : محمد عياد القصبي |
Oğlun Trevor'ın o kutunun içindeki haline baktığını düşün. Ya da oğlumun beni hapiste ziyaret ettiğini. | Open Subtitles | كان من الممكن لأبنك تريفور ينظر إليك وانت في ذلك الصندوق |
O kutuda bunlardan birçoğunu sakladığına eminim. | Open Subtitles | أشك أنها قد تضع الكثير من المجوهرات في ذلك الصندوق |
Yani O kutuda ne varsa daha kontrolü eline almamış. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه مهما كان في ذلك الصندوق لم يتولى عجلة القيادة بعد |
Ama o kutuya girecek adam öyle düşünmeyebilir Papaz Efendi. | Open Subtitles | أجل، شخص سيوضع في ذلك الصندوق قد يخالفك الرأي أيها الموقر |
İkimiz de biliyoruz ki bu doğru olsaydı çoktan o kutunun içindeydim. | Open Subtitles | كِلانا يعرف أنّه لو كان ذلك صحيحاً لكنتُ في ذلك الصندوق |
o kutunun içindekileri aldılar. | Open Subtitles | أنهم يشترون ما في ذلك الصندوق. |
İnsanlar benim günlerce o kutunun içinde olduğumu duyunca ilk olarak bana bunu soruyorlar. | Open Subtitles | عندما يسمع الناس بالأمر أني كنت في ذلك الصندوق لأيام... هذا أول شئ يسألونه |
o kutunun içinde ne olduğunu bulacağım. | Open Subtitles | أنا سوف أعرف مالذي . كان في ذلك الصندوق |
o kutunun içindekileri aldılar. | Open Subtitles | أنهم يشترون ما في ذلك الصندوق |
o kutunun içinde. | Open Subtitles | تركنا ها في ذلك الصندوق |
Elim saatlerdir o kutunun içinde. | Open Subtitles | يدي في ذلك الصندوق منذ ساعة |
o kutunun içinde aleyhime olan hiçbir şey yok. | Open Subtitles | -لا يُوجد شيء في ذلك الصندوق يُورّطني . |
- Evet. Eğer O kutuda onu suçlarla ya da cinayetlerle ilişkilendiren bir şey varsa... | Open Subtitles | ان كان هناك اي شئ في ذلك الصندوق يربطه لأحدى الجرائم |
Elimde sadece O kutuda gördüğün kaldı. | Open Subtitles | ما تراه في ذلك الصندوق هو كل ما تبقى لي من قلبي |
O kutuda bana gösteremeyeceği ne olabilir? | Open Subtitles | ماذا لديه في ذلك الصندوق لا يستطيع أن يظهره لي ؟ |
O kutuda bir tablo vardı. Duvarıma astığım çok özel bir köpek tablosu. | Open Subtitles | لقد كان هناك لوحة مرسومة في ذلك الصندوق لوحة رسم كلب فريدة من نوعها. |
- Evet. Eğer O kutuda onu suçlarla ya da cinayetlerle ilişkilendiren bir şey varsa... | Open Subtitles | ان كان هناك اي شئ في ذلك الصندوق يربطه لأحدى الجرائم |
Hepiniz vuruş yerinde dursanız iyi edersiniz, yoksa bir ay O kutuda kalırsınız. | Open Subtitles | الأفضل لكم جميعاً التواجد في صندوق اللعب ذلك أو يمكنكم البقاء في ذلك الصندوق اللطيف لمدة شهر |
o kutuya bir şey koydu. Önemli bir şey olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لقد وضعتْ شئ في ذلك الصندوق أعرف أنه مهم |