İklim krizinde çocuk sahibi olma konusundaki artan endişe insanların ne kadar baskı altında hissettiğinin önemli bir göstergesi. | TED | المخاوف المتزايدة من إنجاب أطفال في ظل الأزمة المناخية هو مؤشر صارخ إلى شعور هؤلاء المعرضون إلى ضغط شديد |
Şey, evet ama şu şartlar altında, seninle burada kalabilirim diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | حسنا.. نعم.. لكنّي إعتقدت ربما اللّيلة في ظل الظروف الحالية أنا قد |
Bu şartlar altında, başbakanın güvenliğini size teslim etmenin... uygun olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | في ظل هذه الظروف لا أعتقد أنك مؤهل لمسؤولية حماية رئيس الوزراء |
Küçücük bir çocukken bile, finansal ve duygusal çöküşün gölgesinde yaşadığımızı biliyordum. | TED | وعلى الرغم من صغري عرفت بأننا نعيش في ظل الإنهيار المالي والعاطفي. |
CIA, bombaların gölgesinde kuruldu ve o günden beri operasyonlarını gölgelerin içinde hallediyor. | Open Subtitles | كالة الاستخبارات المركزية إنشاؤها في ظل القنبلة والتشغيل في الظل منذ ذلك الحين. |
Bugün olanların ışığında, Albay Kennedy üstlerime belli başlı önerilerde bulundu, ki bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. | Open Subtitles | في ظل أحداث اليوم قام العقيد كينيدى ببعض التوصيات لرؤسائه أرى أن أطرحها عليكم |
Fakat kendisi herhangi bir sınırlama altında sahneye çıkmayı reddetmiş. | Open Subtitles | و لكنه رفض الظهور في ظل هذا النوع من الاعتراض |
Bu şartlar altında fark ettik ki mali küreselleşme faydalı olabilir. | Open Subtitles | نجد أنه في ظل هذه الظروف العولمة المالية قد تكون مفيدة |
Apotheosis, 12 dünyayı tek gerçek Tanrı inancı altında birleştirecek. | Open Subtitles | وسوف توحد الاثني عشر العالمين في ظل الله واحد صحيح. |
Ben sizlerle daha iyi şartlar altında bir araya gelmek isterdim. | Open Subtitles | كنت أتمنى لو كان يجتمع لكم جميعا في ظل ظروف أفضل. |
Tamamdır, fakat karşılıklı anlayış altında bugünden sonra daha ileri gitmek yok. | Open Subtitles | حسناً، في ظل التفاهم الصارم أن هذا لن يحصل مجدداً من اليوم |
Bu koşullar altında böyle bir şey hissetmen son derece normal. | Open Subtitles | في ظل هذه الظروف إنه من الطبيعي أن تشعري بهذه الأمور |
Tamam, o zaman bu koşullar altında, fena görünmediğim konusunda anlaşalım. | Open Subtitles | حسناً، فلنتفق على أني أبدو حسن المظهر في ظل الظروف الحالية |
Gözde bir ablanın gölgesinde yaşamak kolay bir şey olmasa gerek. | Open Subtitles | لا يمكن ان يكون سهلا ان تكبر في ظل اخت نجمة |
Ölüm ve ölümlülük, genellikle sadakatsizliğin gölgesinde yaşar, çünkü onlar bu tür soruları oluştururlar. | TED | الموت والوفاة غالبا ما يعيش في ظل العلاقات الموازية للزواج لأنها تثير هذه الأسئلة |
Şu anda Birleşik Devletler’de, Hindistan’da, Slovenya’da Ravi gibi insanlar çocuklarını, havalarını ve sularını zehirleyen fabrika ya da madenlerin gölgesinde yetiştiriyorlar. | TED | حاليًا، في الولايات المتحدة الأمريكية في الهند، وسلوفينيا، يربي أناس من أمثال رافي أبناءهم في ظل المصانع والمناجم التي تسمم هوائهم ومائهم. |
Tanzanya'daki bir çöl ovasında, Ol Donyo Lengai yanardağının gölgesinde, volkanik küllerden oluşmuş bir kumul vardır. | TED | في منبسطات صحاري تنزانيا، في ظل بركان.. أول دونيو لينجى هناك كثبان من الرماد البركاني. |
Gövde, kollar ve hatta o parlak saçların uç kısımları bile arka planı oluşturan derin karanlığın gölgesinde eriyip gitmiş. | Open Subtitles | الذراعين والصدر وحتى مؤخرة الشعر المشع كلها ذابت بصورة تدريجية في ظل الخلفية الغامض والعميق |
Bu şartlar ışığında, eşinizi geri istemekten hoşnut olmayacağınızı mı anlamalıyım? | Open Subtitles | هل أفترض أنك لن تكون سعيداً باستعادة زوجتك في ظل ظروف كهذه؟ |
Mahkumlarla aileleri arasındaki konuşmalar hapishane yönetimi tarafından dinlenir bazı özel durumlar dışında. | Open Subtitles | المحادثة بين أفراد الأسرة والمدانين تخضع لمراقبة السجن إلا في ظل ظروف معينة |
Tutukluluk koşullarında en çok sıkıntı çeken oydu fakat Amerikan demokrasisini anlamıştı. | TED | كان أكثر من عانى في ظل ظروف السجن هذه، ومع ذلك فهم الديموقراطية الأمريكية. |