Buraya geldi ve Lane'e Markette bir çocuğu öptüğünü söyledi. | Open Subtitles | جاءت إلى هنا وأخبرت لين أنها قبلت ذلك الفتى في متجر البقالة |
Annesiyle Markette şeker alıyordu. | Open Subtitles | كانت تتسوّق في متجر البقالة لشراء ذرة الحلوي مع والدتها |
Ne oldu peki? Karınız Markette fenalaştı, yardım çağırıldı. | Open Subtitles | واجهت زوجتك وقتا عصيبا في متجر البقالة واحتاجت للمساعدة |
Ya da bir yeniyetmeden Markette üst raflara erişemediğin için yardım istemenin ne kadar utanç verici olduğunu? | Open Subtitles | أو كم من المذلِّ أن تطلبَ من مراهقٍ أن يساعدكَ في متجر البقالة إذ لا يمكنكَ الوصولُ إلى الرفِّ العلوي؟ |
Markette kurdele kesip imza dağıtmıştım. | Open Subtitles | قمت بقص شريط الأفتتاح في متجر البقالة و وقعت التذكارات |
Bu Markette çalışıyorum ve zaferimi parça parça kazanmaktan bıktım. | Open Subtitles | أنا أعمل في متجر البقالة أنا آسف لأنني أحصل علي مجدي قطعة بقطعة |
Bir daha Markette asla gülünç duruma düşmeyecektim. | Open Subtitles | بأنه لن يضحك عليَّ في متجر البقالة مجدداً |
Çok naziksin ama bence buraya asıl gelme sebebin Markette yaşananlar. | Open Subtitles | هذا لطف منك لكن أفترض أن السبب الحقيقي لوجودك هنا هو ما حدث في متجر البقالة |
Sizi Markette gördüm ve haberlerden tanıdım. | Open Subtitles | لقد رأيتك في متجر البقالة تعرفتُ عليكِ من نشرات الأخبار |
Markette bir paketçiye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | يريدون حامل حقائب في متجر البقالة |
Charlie Markette kime rastladığımı asla tahmin edemezsin. | Open Subtitles | (لن تحزر أبدا يا (تشـارلي من الذي قابلته في متجر البقالة اليوم. |
Eric O'Bannon aklansa ve serbest bırakılsa onu otobanda araba kullanırken Markette karşıma çıkarken aynı barda oturmuş bira içerken gözümün önüne getiriyorum. | Open Subtitles | وإن تمت تبرئة (إيريك أوبانون) وأطلقَ سراحه وأراه يقود سيارته على الطريق السريع 1 أو ألتقي بهِ في متجر البقالة |
- Markette tanıştık. - Tatlım. | Open Subtitles | -لقد تقابلنا في متجر البقالة |
- Ne? - Jimmy'nin Markette ne kadar kazandığını biliyorum. | Open Subtitles | اعرف كم يجني (جيمي) في متجر البقالة. |