çoğu zaman katı, çılgın şaşkın hissediyorum. | TED | وأشعر بالتيبس والهذيان والارتباك في معظم الوقت. |
çoğu zaman için bir gösteri yapıyormuşum gibi düşünüyorum, fakat rol yapmaktan yoruldum. | TED | أعتقدُ أنني كنتُ في معظم الوقت أتظاهرُ من أجل العرض فقط، ولكنني تعبتُ من الأداء. |
Evet, ama çoğu zaman şurada olurum. | Open Subtitles | نعم، ولكن في معظم الوقت سأكون مخرجا هناك. |
Hayır, hayır, sadece konuştuk çoğu zaman. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا نحن فقط تحدثنا في معظم الوقت |
çoğu zaman eski sevgili diyorsam eski sevgili çıkar. | Open Subtitles | كما تعرفين, في معظم الوقت أعتقد ان الصديق السابق هو الصديق السابق |
Tuhaf çünkü çoğu zaman, çok pasiftim sanırım yanıt bile vermiyordum, şu an hariç. | Open Subtitles | و الذي بدوره هو شيء غريب بعض الشيء لأنني في معظم الوقت قد كنت سلبيا للغاية و لم أكن أستجيب حقا ما عدا الآن, حسب ما أعتقد |
çoğu zaman iyi bir insan bile değilim. | Open Subtitles | و حتى أنني لست شخص جيد في معظم الوقت |
Ama çoğu zaman ben çeşitliliğin tadını çıkartıyorum. | Open Subtitles | ولكن في معظم الوقت أنا أستمتع متنوعة. |
Çünkü bu her şirket için büyük tehlike anıdır, çünkü çoğu zaman, tahmin etmemiz gereken gelecek, ot yığınının içinde değil, ahırın dışından üzerimize gelen o kasırgadır. | TED | ولأن هذه لحظة خطر لأية مؤسسة ولأن في معظم الوقت نحتاج إلى التنبؤ بالمستقبل -- فهو ليس إبرة في كومة قش، ولكنه ينقض علينا كالثور الهائج الخارج من الحظيرة. |
Bir dönem öğretmenlik, çoğu zaman Tarih öğretmenliği. | Open Subtitles | مدرس لمادة , التاريخ في معظم الوقت . |
çoğu zaman kaltağın tekiydin. | Open Subtitles | في معظم الوقت كنت كالعاهره |
çoğu zaman, insanların görmezden geldiğini veya yaşadıkları şeyleri mantıklı kılmaya çalıştıklarını söyl... | Open Subtitles | تقول أنه في معظم الوقت, الناس تتجاهل أو تحاول أن تُبرّر - ما الذي يحدث خلال ... |